TOPLUMUN GENÇLİĞE BAKIŞI
Dünya hayatı biz insanlar için bir imtihan yeridir. Çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinden oluşan dünya hayatımızda gençlik dönemi önemlidir. Çünkü bizler hayatımızı bu dönemde kazanırız. Kişiliğimiz ve bundan sonra hayatımıza nasıl yön vereceğimiz hep bu dönemde belirlenir. İnsan; cesur, dinç, güçlü, kuvvetli, bol heyecanlı ve enerjili olduğu bu dönemi iyi değerlendirmelidir.
İnsan gençlik döneminde; eğitim, öğretim, edep, ahlak ve kültür bakımından gelişim, değişim ve etkileşim sürecindedir. Geleceğini gençlik zamanında kazanır. Çünkü eğitiminin önemli kısmını bu dönemde alır. İşini ve mesleğini bu dönemde ele alır. Karakterini kimliğini bu zamanda elde eder. İyi ya da kötü alışkanlıkları, faydalı ya da zararlı bilgileri bu dönemde edinir. Yuvasını bu zamanda kurar.
Gençliğin kıymetini kavramak; kendini bilmek, Rabbini bilmek ve bu dünyaya geliş hikmetini anlamakla mümkün olur. Kur’an-ı Kerim’de : “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.”[1] buyurarak dünya hayatının faydalı ve iyi işler gerçekleştirme yeri olduğunu belirtmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de : “ İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden; ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, öğrendiği bilgilerle yaşayıp yaşamadığından hesaba çekilmedikçe hiçbir tarafa hareket edemeyecek, yerinden kımıldamayacaktır.”[2] buyurarak gençliğin önemini vurgulamıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) gençlere değer vermiş ve onlara yol göstermiştir. Gençler fıtraten, yetişkinlere nazaran dine daha yatkındır. İslam’ın ilk zamanlarında gizli davet devam ederken dini tebliğin yapılması için evini açan Erkam b. Ebi’l Erkam, hicretten önce öğretmen olarak Medine’ye gönderilen Mus’ab b. Umeyr genç şahsiyetlerdi. Medine’de ilim tahsil eden yeni Müslüman olan yerlere öğretmen olarak gönderilen talebeler yine gençlerden oluşmaktaydı.
Hz. Peygamber (s.a.v.) gençlerin yetiştirilmesine büyük önem vermiştir. Onları önyargısız dinlemiş, onlara yanlışlarının farkına vardırarak alternatif yol göstermiş ve onlara hayır dua etmiştir. Zina etmek için izin isteyen gence etraftakiler öfkeyle tepki göstermeye hazırlanırken, Peygamberimiz (s.a.v.) onu dinlemiş ona sorular sormuştur. İstediği şeyin yanlış olduğunu tezekkür ettirerek ve empati kurdurarak fark ettirmiştir. Ona hayır dua etmiştir.[3] Başkasına ait hurma ağaçlarını taşlayan Ebu Rafi b. Amr el-Gıfari’ye hiç kızmadan bu işi neden yaptığını sormuş, O da acıktığı için bunu yaptığını söyleyince merhametli bir şekilde yere düşenlerden yemesini tavsiye etmiş ve “ Allah’ım bunun karnını doyur.” diye dua etmiştir.[4]
Günümüzde gençleri yanlış yollara sürükleyebilecek pek çok etken mevcuttur. Sigara, alkol, uyuşturucu, kumar ve şans oyunları gibi zararlı alışkanlılar, hırsızlık, savurganlık, zina ve eşcinsellik gibi yanlış yollar gençleri olumsuz etkilemektedir. Maalesef medya basın-yayın organları da bu kötülükleri iyiymiş gibi göstererek gençlerimizi bu kötülüklere teşvik etmektedir. Ayrıca satanizm, ateizm, deizm, Korean Pop ve terörizm gibi akımların hedefi gençliği yanlış yönlendirip bitirmektir.
Toplum gençliğe ümitsiz bakmaktadır. Fakat bir toplumun geleceği gençlerin iyi bilinçli yetiştirilmesine bağlıdır. Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de : “ Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır.”[5] buyurarak bizi uyarıyor. Peygamberimiz (s.a.v.) de : “ Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel edep ve terbiyeden daha iyi ikram ve ihsanda bulunamaz.”[6] tavsiyesini bizlere veriyor.
Ahlaksızlığa davet edildiğinde: “Maazallah. Allah’a sığınırım.”[7] diyerek hapse girmeyi yeğleyen Hz. Yusuf (a.s.)[8], iffetin timsali Hz. Meryem[9], kötülükten sakınan ve anne babasına iyi davranan Hz. Yahya(a.s.)[10] Kur’an’da gençliğin ideal örnekleridir.
Toplum olarak bizlere düşen görev en değerli varlığımız olan gençleri iyi eğitmemizdir. Görevimiz; onlara sorumluluk bilinci, Allah, peygamber ve insan sevgisi ve saygısı vermemiz, onları bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı, imanlı ve ahlaklı yetiştirmemizdir. Bunu yaparken onlara sevgi ve saygıyla yaklaşmalı ve onların yanlışları karşısında kaba ve öfkeli davranışlardan kaçınmalıyız. Onları akletmeye teşvik ederek onlarla samimi ve merhametli bir iletişim kurmalıyız. Onlar için örnek şahsiyetleri özendirmeliyiz. Ümitsizliği bırakıp Peygamberimizi (s.a.v.) örnek alarak elimizden geleni yapmalıyız.
“ Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olan kimseler yap, soyumuzdan da sana teslim olan bir toplum var et.”[11]
“ Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”[12]
Özge ERGİN
ADRB VAİZİ
[2] Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyame, 1.
[3] Ahmed b. Hanbel, V, 256-257.
[4] Ebu Davud, Cihad, 85.
[6] İbn Mace, Edeb, 3, II, 1211.