20.07.2015

Dursun Ali ŞEKER 06.11.2010 - 01.10.2013

Dursun Ali ŞEKER

Kastamonu Emekli İl Müftüsü
(Araştırmacı-Yazar)

 

01.10.1948’de Trabzon Çaykara İlçesine bağlı Karaçam (Ogene-i Ulyâ=Yukarı Ogone) Köyü’nde doğdu. Babası Hacı Hâfız Ömer Efendi, annesi Hacı Hadîce hanımdır. Küçük yaşta iken Kur’ân-ı Kerîm’i yüzünden okumaya babaannesi (Momoliga lâkablı)  Hacı Emine Hanım’dan öğrenmeye başladı, (Kakül lâkablı) Abdurrahman Hoca Efendi’ den de aldığı derslerle Kur’ân-ı Kerîm’i yüzünden okumayı tamamladı. Dokuz yaşında iken Hâfız Celil Efendi’den başladığı hâfızlığını on yaşında iken 1958’de muhteşem bir “İcâzet Merasimi” ile tamamladı.

İlkokulu, 1.2.3. ve 4. sınıflarını okumadan özel bir imtihan sonucu geçerek 5. sınıfa kaydedildi. İlkokulu babasının İmam-Hatiplik yaptığı Kayseri Bünyan ilçesine bağlı Zamantı Koçcağız köyünde bitirdi.

Kayseri Merkez Taşçıoğlu Kur’ân Kursu’nda, Meşhur Hasbekli diye mağrûf Kurrâ Mümin Akan Hoca Efendi’den tağlim, tecvîd ve tashîh-i hurûf dersleri alarak buradan mezun oldu.

12.02.1970 tarihinde Galip Efendi’ (Eğitmen)nin kızı Sevim hanımla evlendi.

Kayseri İmam-Hatip Okulu’nu 1969-1970’de bitirdi. Görev almak için Kayseri Müftülüğüne müracaatta bulundu. İmtihan günü, arkadaşları araya girerek imtihana girmekten vazgeçmesini ısrarlı bir şekilde istediler. İmtihana girecek bir arkadaşın lehine feragat etmesini (hakkından isteyerek vazgeçmesini) aksi hâlde, arkadaşın eşinden ayrılma durumunda kalacağını, zîrâ kaynanası tarafından tehdit edildiğini, görev aldıysa aldı, yoksa kızını geri alacağını söylediğini ifade ettiler. Arkadaşları kendisine: “Sen hâfızsın, sesin de güzel her zaman görev alabilirsin, biz de sana yardımcı oluruz.” dediler. Arkadaşlarının ısrarı üzerine bir yuvanın yıkılmaması için imtihana girmekten vazgeçti. O arkadaşı da göreve başladı.

Bir bakıma bu olay, Şeker’in ileride Aile konusu ile ilgili konulara eğilmesini, yazılar yazmasını, makaleler kaleme almasını, kitaplar yazmasını, radyo ve televizyonlarda konuşma yapması, konferanslar vermesinin bereketli çekirdeğini oluşturdu. Böylece çok hayırlı bir sahada kalem oynatmanın doğum sancıları ortaya çıktı.

Fakat zamanın hükümeti bütün tayinleri durdurdu. Bu da bir yıldan fazla sürdü. Dolayısıyla görev alamadı. Bir çok sıkıntıya mâğrûz kaldı. Bir arkadaşı için gösterdiği fedâkârlık kendisine pahalıya mal oldu, ama bu fedâkârlığından hiçbir zaman şikayetçi de olmadı.

İbrahim Hakkı öyle dememiş mi? Bir işi murâd etme, olduysa inâd etme, Hak’tandır o red etme, Mevla görelim neyler, Neylerse güzel eyler.

Öğrenci iken “Okul Mehter Takımı’nda, Mehter Takımının kuruluşundan mezun oluncaya kadar yer aldı. Milli Bayram törenlerindeki resmi geçitlerde, açılış ve temel atma törenlerine mehter takımı kıyafeti ve mûsikîsiyle katıldı.

Yedi yıllık İmam-Hatip Okulu’nda sınıf başkanlığına hep o seçildi.

Okul içi ve okul dışı olumlu ve üstün başarılarından dolayı okul yönetmeliğine göre iftihara seçildi.

İmam-Hatip Okulu’nda öğrenci iken Kayseri’de teâmül hâlinde üç vakit ibadete açık, fakat kadrosuz olan mahalle mescitlerinde fahrî İmam-Hatip ve vâiz olarak 7 yıl görev yaptı.

Okuldaki “Mesleki Tatbikat Kolu” nda da görev alarak Cuma günleri ve Kandil Gecelerinde yetkili öğretmenin refakatinde, Kayseri Merkez, ilçe ve köylere giderek camilerde vaaz edilir, hutbe okunur, Cuma namazı kıldırılır ve dua yapılır, namazdan sonra da cemaatle yüz yüze hasbihal edilirdi. Görev dönüşü de bir durum değerlendirilmesi yapılırdı.

Ramazân’ da da hâfız olduğu için camilerde mukabele okurdu.

Özel olarak Arapça dersleri aldı.

1974’de Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nü bitirdi. Yüksek tahsil esnasında Mimar Sinan Yukarı Camii’nde Müezzin olarak ilk defa 29.4.1971’de resmen göreve başladı. Kısa bir süre sonra da Kayseri Merkez Hunat Camii Müezzinliğine, bilâhare Çifteönü Camii İmam-Hatipliğine naklen atandı. Bu görevde iken yüksek tahsilini bitirdi ve Kıbrıs çıkarmasının peşinden 1974’te askere gitti.

Askerliğini, İzmir’de uzun süreli (18 ay) Yedek Subay Asteğmen ve Teğmen olarak yaptı.

Askerlik dönüşünde Trabzon İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenliğine atandı. Göreve başlar başlamaz, daha stajyer öğretmen iken Müdür Yardımcılığı görevi verildi. 05.01.1978’de Artvin   Arhavi İmam-Hatip Lisesi Müdürlüğüne ve Meslek Dersleri Öğretmenliğine tayin edilmesine rağmen gidip göreve başlamadı.

Birkaç ay sonra yeniden 02.08.1978 tarihinde Kayseri Develi İmam-Hatip Lisesi Müdürlüğüne ve Meslek Dersleri Öğretmenliğine tayin edildi. Bu sırada da Arapça tedrisat yapan Diyanet İşleri Başkanlığı İstanbul “Haseki Dini Yüksek İhtisas Merkezine katılmak üzere girdiği imtihanları kazandı. Bunun üzerine Milli Eğitimden ayrıldı ve Diyanet’e geçti. İki yıl süreli bu dönem boyunca Trabzon Merkez Vâizi olarak istihdam edildi.

Yüksek ihtisasa devam ettiği dönemde İstanbul’un Fâtih, Eyüp Sultan, Süleymaniye, Yeni Cami, Gazi Ahmet Paşa, Çeliktepe gibi ünlü camilerinde vaaz etti.

You Tube üzerinden Amerika da canlı dinlenen vaaz ve duaları vardır.

“Mâturidîler’in Eşğarîler’den Ayrıldıkları Meseleler” konulu tezi hazırladı ve Haseki’den 1980 yılında mezun oldu. Tez, Haseki Eğitim Merkezi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.

İhtisas bitiminde Çanakkale Bayramiç İlçe Müftüsü olarak 7.11.1980 tarihinde atandı. Daha sonra 15.9.1983’de Amasya Merzifon,4.9.1987’de Konya Ereğli,1.10.1992’de Gaziantep Metropol Şehitkâmil, 3.1.2000’de Samsun Bafra İlçe Müftülüklerine atanarak İlçe Müftüsü olarak çalıştı.

Cemiyetçilik çalışmalarına daha orta tahsilde iken başladı. “Kayseri İmam-Hatip Okulu Mezunları Cemiyeti” ile “Türkiye Yüksek İslâm Enstitüleri Talebe Federasyonu” kurucuları arasında yer aldı.

Büyük bir haber ajansının Kayseri muhabirliğini yaptı.

Bir dönem Kayseri İmam-Hatip Okulu Mezunları Cemiyeti ile Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü Talebe Cemiyeti Başkanlıklarını yürüttü.

Türkiye Yüksek İslâm Enstitüsü Talebe Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliğinde de bulundu.

Yüksek İslâm Enstitüleri’nin İlâhiyat Fakültelerine dönüşmesi için zamanın yetkili makam, hükümet ve TBMM nezdindeki görüşmeleri sürdüren heyette yer aldı.

Diyanet İşleri Başkanlığınca,1986 yılında Adıyaman, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da geçici süre ile görev yapmak üzere Çankaya Müftüsü M.Nuri Yılmaz ve Krdz.Ereğli Müftüsü A.Hulusi Başoğlu ile birlikte “Özel Vaaz ve İrşâd Ekibi’nde görevlendirildi.

1986 yılı Ramazân ayında Almanya’da, görev yapacak din görevlilerini taşıyan otobüsteki 41 kişiden oluşan kafileye kafile başkanı olarak Almanya’ya gitti ve Ramazân hizmeti ifâ edilerek Ramazân Bayramından sonra aynı kafile ile yurda döndü.                                                                   

1989 yılı Ramazân ayında da Belçika’da Din Görevlisi olarak görev yaptı.

Araştırmacı-Yazar olan ve zengin bir kütüphaneye sahip bulunan ŞEKER’in ilmî ve akademik çalışmaları bulunmaktadır.

Müşterek olarak hazırlanan “İslâm’a Göre Evlilik ve Mahremiyetleri” adlı basılmış bir kitabı vardır.

“Kur’an ve Sünnet’e Göre Mü’minlerin 101 Vasfı” adlı çalışması da yayımlandı. Ücretsiz olarak dağıtıldı.

Türkiye’de çıkan birçok dergi ve mahallî gazetelerde yayımlanan makaleleri, yazı dizileri (Günaydın Muş, Muş Ovası, Muş İl Gazetesi, Muş Expres, Muş’un Sesi, Muş Altınova, 30 Nisan, Şark Telgraf gazetelerinde 3 seneye yakın haftalık yazıları) yayımlanmıştır.

55 yıldan bu yana hâlen Ankara’da yayımlanan ve Türkiye’de sevilerek okunan Hakses Dergisi’nde “Mutlu Aile (Gönül Peteği) İçin Tavsiyeler” adlı yazı dizisi yayımlandı. Yayımı 6 yıl kadar süren bu yazı dizisi yeni ilavelerle daha da genişletilerek 550 sayfaya ulaşmıştır. Alternatifi olmayan bu çalışma, girişle birlikte 1’den 406 maddeyi içermekte olup baskıya hazır hâle getirilmiştir.

Ayrıca Türkiye’de (belki de dünyada) bir ilk olmak üzere Kastamonu’da “Mutlu Aile Okulu’nun açılmasını sağladı. Önemine binaen hizmete giren bu kursa Kastamonu’lu hanımların devam etmesi, hem kursiyerler hem de halk tarafından aile için faydalı görülerek memnuniyetle takdir edilmiş ve Valilik tarafından da “Takdirnâme” ile ödüllendirilmiştir.

Kastamonu’da günlük olarak yayımlanan “Sözcü” ve “Doğrusöz” gazetelerinde de haftada bir dizi hâlinde aile ile ilgili yazıları, diğer Açıksöz, Kastamonu ve Nasrullah gazetelerinde de zaman zaman yayımlanan makaleleri okuyucuların hizmetine sunulmuştur.

Gürcistan’da yayımlanan dînî, ilmî, ictimaî jurnal (Uğur) dergisinde de yazıları yayımlanmıştır. Türkiye Radyo ve Televizyonlarında (TRTde) yayınlanmış dinî konuşmaları ile çeşitli Mahallî ve bölgesel radyo ve Televizyonlarda yaptığı programlar vardır.

 

İmam-Hatip Okulu’ nda öğrenci iken yazdığı makaleleri “Okul Duvar Gazetesi’ nde yayımlanırdı.

Çeşitli vesilelerle Yurt içinde tertip edilen panellere, panelist ve açık oturumlara katılımcı olarak katıldı.

Almanya, Fransa, Bulgaristan, Saraybosna, Gürcistan’da tertip edilen programlara katıldı, konferanslar verdi. Azerbaycan’ı ziyaret etti.

Harran Üniversitesin’de Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN’ın danışmanlığında “Hz, Osman Döneminde Devlet Yapısı ve Sosyal Hayat” konulu çalışması ile Yüksek Lisans’ını yaptı.

Bu çalışma, Diyanet İşleri Başkanlığı Kütüphanesi’nde araştırmacıların ve okuyucuların istifadesine sunulmuştur.

Kur’ân-ı Kerîm ve Hadis-i Şeriflerin Işığında “Tebük Gazvesi”, “Mekke’nin Fethi”, “Feth-i Mübin” adlı çalışmaları da baskıya hazır beklemektedir.

1988-2013 yılları arasında 44 cilt halinde Türkiye Diyanet Vakfı’nca yayımlanan ve muhteşem bir sahih bilgi kaynağı olan “İslâm Ansiklopedisi” için yazıp hazırladığı bir çok telif maddeleri vardır.

Çalışan memur, işçi ve öğrencilerin Cuma namazını rahat eda edebilmeleri için Cuma Ezânlarının Diyanet takvimine göre değil, saat 12.00’de okunmasının ilk uygulamasını Türkiye'de başlatması, ilgili çevrelerde memnuniyetle karşılanarak tebrik ve takdir edilmiştir.

Kur’ân ve Sünnet esas alınarak camilerdeki kürsülerden ehliyetli vâizler tarafından (halkın) cemaatin dinî konularda bilgilendirilmesi cami hizmetleri içinde çok önemlidir. Günümüz Türkiye’sinde her bir camide bir vâiz olması gerekirken maalesef vâiz kadroları parmakla gösterilecek kadar azdır! Bu boşluğu doldurmak üzere pedagojik açıdan tenkide açık yönleri olsa bile telsiz merkezî vaaz sisteminin de ilk defa hizmete girmesine vesile oldu. Bu dini irşâd hizmetinden dolayı “Takdirnâme” ve “Teşekkürnâme” ile ödüllendirilmiştir.

Hac ve Umre’de hem Mekke’de Harem-i Şerif’te, Arefe günü Arafat’ta, hem de Medine’de Mescid-i Nebevî’de kafilesindeki hacı ve umrecilerle Hatm-i Şerif okumayı ilk başlatan da o oldu.

Birçok kere kafile başkanı olarak hac ve umreye gitti. En son Mekke ve Medine’deki hacılara vaaz ve ırşâd yoluyla hizmet etmek üzere “Fetvâ ve Irşâd Heyeti’nde görevlendirildi.

Din ve irşâd hizmetlerinin geliştirilmesi konusunda yaptığı çalışma ve araştırmalardan dolayı Diyanet İşleri Başkanlığı’nca “Teşekkürnâme”;

Olumlu sicil ve diğer alanlardaki üstün gayret ve başarılarından dolayı Diyanet İşleri

Başkanlığı’nca mükerreren “Takdirnâme” ve “Teşekkürnâme”;

İlçe Müftüsü iken görevindeki verimli ve başarılı çalışmalarından dolayı maiyetinde çalıştığı İl Müftülerince “Teşekkürnâme”;

Yüzünden ve Hâfızlık Kur’ân Kursları’nın faaliyete geçirilmesi konusundaki gayretlerinden dolayı “Teşekkürnâme” ile mükerreren taltif edildi.

“Kutlu Doğum Haftası” etkinliklerine olan destek ve katkılarından dolayı “Teşekkürnâme” ile defalarca ödüllendirildi.

Olumlu gayretlerinden ve üstün çalışma anlayışından dolayı Gaziantep Valilik Makamı’nca “Takdirnâme” ile ödüllendirildi.

Müftülük hizmet binalarının yapımındaki başarısı, din ve irşâd hizmetlerinin geliştirilmesindeki olumlu gayret ve üstün anlayışı, sosyal amaçlı ve gönüllü kuruluşlarla olan diyaloğu, merkezî ezân ve vaaz sisteminin kuruluşu, maiyetindekileri yetiştirme, değerlendirme, kendini geliştirme, yenileme gayreti ile organizasyon ve örnek olma kabiliyeti, iş heyecanı ve hâkimiyeti, üstün çalışma azmi, temsil yeteneği ile toplumu din konusunda aydınlatmadaki gayretlerinden dolayı ilçe kaymakamları tarafından “Takdirnâme”ler ile ödüllendirildi.

Türk Hava Kurumu ve bâzı Askerî Makamlarca “Teşekkürnâme”, sosyal, eğitim ve öğretim amaçlı ve gönüllü vakıf ve kuruluşlar ve sendikalar tarafından “Teşekkürnâme” ve “Plaket”lerle taltif edildi.

Aile içi şiddetin önlenmesi, dargınların barıştırılması, 20 kişinin öldüğü kan davası, 30 yıl sonra son buldu; 17 yıl sonra gelen barış, kan davasında mutlu son; bir kan davası daha barışla noktalandı, 5 kişinin ölümü ile başlayan kan davası,Mirac Kandilinde barışla son buldu; kan davalı aileler barıştırıldı; bu yıl barış yılı oldu, gibi başlıklarla basında da yer alan kan davalarının mutlu bir sonuçla halledilmesindeki gayret ve girişimleri ile sosyal barışın sağlanmasına, kardeşliğin tesisine ve canlanmasına büyük katkıları olmuştur.

 

Bu çalışmalarından dolayı ilgili makamlar tarafından “Teşekkürnâme”lerle ödüllendirildi.

Düğün, sünnet, temel atma, açılış gibi sosyal amaçlı etkinliklerde; cenâze, kaza, felâket, hastalık gibi üzüntülü ve kederli hâllerde; başta Din Görevlileri olmak üzere, eş, dost ve vatandaşların yanında olmuş, sevinç ve kederlerini paylaşmakta âzamî özen ve gayreti esirgememiştir.

Yetim olarak okuyup yetişen sonra da cami görevliliği nasip olan fakat evlenme imkânlarına sahip olamayan bâzı Din Görevlileri’ nin iğneden ipliğe, bilezikten yüzüğe kadar, Müftülük personeli tarafından bütün düğün ihtiyaçları temin edilip evlendirilmelerine öncülük etmiştir.

Hattâ benzer durumda olan vatandaşlardan birisinin, bütün ihtiyaçları ve çeyizi başta Din Görevlileri ve hayırsever vatandaşlar olmak üzere birlikte karşılanarak evlenmesine vesile olmuştur.

Öyle ki, kendi çocukları daha küçük yaşta olduğu hâlde evlenmelerine vesile olduğu ailelerin ilk doğan çocukları sayesinde “Dede” olma pâyesi ile şereflenmiş ve “Müftü Dede” denmesi ile de mutlu olmuştur. Gülüm diye hitap ettiği eşine de Babaanne pâyesi verilmiştir.

İlahiyat Fakülteleri’nden bâzı öğretim elemanlarının yürüttüğü “Din Sosyolojisi ve Psikolojisi” alanı ile ilgili “Resmî Din Görevlileri’nin Halk Üzerindeki Etkileri” konulu araştırma projesinin uygulanmasında gösterdiği ilgi ve katkılarından dolayı “Teşekkür”e lâyık görülmüştür.

Din Görevlileri’ nin üyesi olduğu yapı kooperatifleri, yardımlaşma sandıkları, gıda tüketim kooperatifleri kurarak Din Görevlileri’nin sosyal ve ekonomik açıdan güçlenmelerine öncülük etmiştir.

            Görev yaptığı yerlerdeki Müftülük Hizmet binalarının temelden yapımı, bakımı, onarımı ve tağdilâtı ile ilgili ıslah çalışmalarını başarılı bir şekilde gerçekleştirdi.

Yayınevi, Kur’ân Kursu, Müftülük ve lojmandan oluşan 5 katlı Gaziantep Şehitkâmil Müftülük Sitesinin yapımını kısa zamanda bitirerek ilçe Müftülüğü’nün sağlıklı ve uygun ortamda hizmet vermesini sağlamıştır.

Hizmet binası, mimarî özellikli ve çift minareli Cami, 14 Dükkân, kadın ve erkekler için ayrı ayrı Şadırvan ile WC. ve Konferans salonundan oluşan Samsun Bafra Müftülük Site inşaatının yapımı ve tamamlanmasında üstün gayretleri oldu.

Birçok cami, yatılı ve gündüzlü Kur’ân Kurslarının hizmete girmesinde, İmam-Hatip Liseleri ile Öğrenci Yurtlarının yapımında, plân ve projelerinin geliştirilip uygulanmasında, bâzı üniversitelerin kampüs camilerinin yapımında maddî, mânevî ve teknik destek sağlanmasında hizmetleri oldu. Bundan dolayı “Takdirnâme” ve “Teşekkürnâme”lerle ödüllendirildi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne olan katkılarından dolayı Dekanlık tarafından “Teşekkür Belgesi” ile ödüllendirildi.

Türkiye Diyanet Vakfı’na, daire, dükkân, arsa vs. gibi gayrimenkul bağışlarının temin edilmesinde büyük bir çaba ve başarı gösterdi. Bundan dolayı defalarca “Teşekkürnâme”lerle tebrik edildi.

Din Görevlileri’yle birlikte sportif faaliyetlere önem vererek yapılan yarışmalarda görev yaptığı yerdeki Müftülüklerin derece ve kupa almasını sağladı.

Hatta İmam-Hatip Okulu’ nda iken okul öğrencileri arasında yapılan sportif faaliyetleri desteklediği gibi kendisi de yarışmalara katılırdı. Okul öğrencileri arasında yapılan koşu da dereceye girmişti

Sesi ve diksiyonu güzel, mûsikî yeteneği olan görevlilerden oluşturduğu “Grup Fetih” ve “Yıldız İlâhî Grubu” adının verildiği ayrı ayrı İlâhî koroların yetiştirilmesi için yoğun bir mesâi harcadı. Düğünde, sünnette, temel atma ve açılışlarda, cenâze vs. gibi etkinliklerde okunması gereken mevlid ve İlâhî metinleri, etkinliğin mahiyetine göre tasnif ederek okunmasını sağlayıp yaygınlaştırdı.

Milli Eğitimdeki Öğretmenliği döneminde, dokuma ustası olan eşinin tağkip ve kontrolünde meslek edindirme kurslarından “Halıcılık Kursu” açarak genç kızların iş edinmelerine yardımcı oldu.

17 Ağustos 1999 Marmara depreminde, depremzedeleri teskin ve teselli etmek, manevî duygularını canlı tutmak için İzmit, Adapazarı ve Gölcük’te görev yapmak üzere “Özel Vaaz ve İrşâd Ekibi’nde görevlendirildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Ondokuz Mayıs “Âşık Kutlu Eğitim Merkezi’nde Din Görevlileri’ ne Kur’ân-ı Kerîm dersleri verdi. Değişik vesilelerle tertip edilen Kurslarda hocalık yaptı.

Uzun süreli Haseki Yüksek İhtisas Merkezi’ nden  başka, Elazığ (1982), Kastamonu (1985) ve Antalya (1986,87,97) Eğitim Merkezlerindeki “Sevk ve idare”; Kızılcahamam’daki (09.05.2006) “Hizmetlerde verimliliği artırmak, metod ve ilke birliğini sağlamak, teşkilatta iletişimi daha iyi seviyeye getirmek” maksadıyla tertip edilen seminerlere katıldı.

Din ve İrşâd hizmetlerinin geliştirilmesi konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nca tertip edilen istişâre toplantılarına lüzûmuna binâen davet edilerek zaman zaman katılan Dursun Ali ŞEKER, Arapça ve İngilizce bilmektedir.

Diyanet Aylık Dergisinde yayımlanan “Din Görevlisinin Hatıra Defterinden” adlı köşe onun teklifi üzerine yayıma girmiş ve hâlen devam etmektedir.

Yazdığı hutbelerden dolayı “Teşekkürnâme” ile taltif edildi.

Vaaz, konferans, panel ve özlü ve samimi duaları, çevresince sevilip takdir edilen ŞEKER, Bosna Hersek’e sosyal, kültürel ve gezi amaçlı giden heyetin içinde yer aldı. Gerekli incelemelerde bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığınca uygulamaya konulan “Kardeş Şehir Projesi” kapsamında Kastamonu İl Müftüsü olarak (Gülüm diye hitap ettiği) eşi Sevim Hanım ile birlikte Gürcistan’a gitti. Oradaki dindaş ve soydaşlarımızla görüştü. İhtiyaç duyulan, cami, okul, kütüphane, yayın, eğitim ve çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerle ilgili çalışmaları inceledi. Kastamonu halkının selam ve sevgilerini, hüsn-ü teveccühlerini iletti. Kardeşlik ve dostluk bağlarının daha da güçlenmesi için gerekli maddî ve mânevî desteklerin sürdürülmesine önem verdi.

Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen “Kardeş Şehir Projesi” kapsamında seçilen Gürcistan’da bir caminin yapılmasında ve yüksek tahsil öğrencilerine yardım edilmesinde büyük gayretleri oldu.

Cuma hutbelerinin sonunda yıllardan beri takdim edilen “Dînî üç soru, üç cevap” uygulaması cemaat tarafından çok faydalı görülmüştür.

Hem sosyal hem de dînî açıdan önem arz eden il, ilçe, belde ve köylerdeki iftar programlarına uzak yakın demeden Gülü ile birlikte birçok Ramazân ayı boyunca katılması, Din Görevlileri ve aileleri, halk ve cemaat tarafından sosyal bir proje olarak takdir ve memnuniyetle karşılanmıştır.

Muş İl Milli Eğitim ve Halk Eğitim Müdürlükleri ile yapılan görüşmelerden sonra Kur’ân Kursları’nda “Okuma Yazma” Kurslarının açılmasını sağlamıştır. Milli Eğitimin yürüttüğü “Eğitime %100 destek Kampanyasına büyük katkı sağladı.

Çeşitli okullarda konferanslar vermesi, bilgi yarışmalarında jüri başkanlığını başarı ile yürütmesi, “Kutlu Doğum Haftası” ile “Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda, din görevlileri ile Kur’ân Kursu Öğrencileri arasında açılan “40 Hadis Ezberleme” yarışmasına halkın da hadis ezberleyerek bu yarışmalara katılmalarını sağlamıştır.

Şâfiî Mezhebinin daha iyi anlaşılması ve uygulamadaki farklılıkların telâfi edilmesi için çeşitli medrese ve hocalardan ders görmüş ve hâlen Resmî Din Görevlisi olan hocaefendilerden Muş’ta “Dînî Konuları Müzâkere Heyetini” oluşturması ve elde edilen sonuçların bütün Din Görevlilerine sunulmasını sağlamıştır.

Birinci altı ay ve ikinci altı ay olmak üzere yılda iki defa yapılan programa göre İmam- Hatiplerin sadece bir cuma günü yerlerinin değiştirilerek o gün görevlendirildikleri bir başka camide hem vaaz etmeleri hem de hutbeyi okuyup, cuma namazını kıldırıp sonuçta da cemaatle görüşmelerini sağlamıştır.

Benzer programın İlçe Müftüleri arasında da değişik ilçelerde uygulanmasını sağlaması hem Din Görevlilerinin hem de halkın teveccühüne mazhar olmuştur.

Görev bitiminde de  yapılan toplantılarda durum değerlendirilmesi yapılmıştır.

“Muş İl Müftülük görevine yeni başlamasına rağmen, başta Mülkî Âmir olmak üzere diğer resmi daire yetkilileri, görevliler ve halkla diyalogunun son derece iyi olduğu, dargın ve kan davalıların barıştırılmasında, birlik ve beraberliğin sağlanmasında büyük gayret gösterdiği, mülkiyeti İl Özel İdaresi’ne ait Sütlüce Mevkiinde bulunan 32 bin m.2 lik arsanın Yüksek Tahsil Öğrenci Yurdu yapılmak üzere İl Müftülüğüne tahsisinde olağanüstü gayret gösterdiği ve görevinde emsallerine göre üstün başarı sağladığı Diyanet İşleri Başkanlığı Müffettişlerince yapılan Genel Teftiş Raporu’nda teklif edilmesi üzerine Diyanet İşleri Başkanlık Makamınca “Teşekkür Belgesi” ile taltif edilmiştir.”

Muş İl Müftülük hizmet binası kuytu bir yerde hem de yetersizdi. Uygun bir arsa temini için yoğun bir çalışma sergilendi. Müftülük site projesine esas olmak üzere Türkiye’de örnek bir site araştırması yapıldı. Bazı il ve ilçe Müftüleri ile istişare edildi. Alınan bilgi ve örnekler Muş İl Müftülük sitesinin projesinde değerlendirilmek üzere Diyarbakır Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Mimar Hale Demir ile kritiği yapılarak projeye son şekli verildi.

Muş’un ünlü “Lale” sinin ismi camiye verilerek site içindeki caminin temeli atıldı. Çift minareli ve Muş’un en büyük camii olan caminin dış cephe kaplaması, Muş Valisi Erdoğan Bektaş’ın tavsiyesiyle siyah ve beyaz renkleri bulunan Muş taşıyla kaplandı.

Lale motifli pencere kemerlerinin siyah taşla örülmüş olması, Caminin tamamına muhteşem bir mimari estetik sağladığı gibi Muş’un Coğrafi görüntüsü ile de bir bütünlük sağlamıştır. Türkiye’de değil, dünyada da bir örneği yoktur.

Muş Diyanet Vakfı ile Cami Yaptırma Derneğince yürütülen bu hizmet, her kesimden tebrik ve takdirle karşılandı.

Lojmanı bulunmayan köylere “İmam Evleri” nin yapılıp hizmete sunulmasında da mesâî arkadaşlarıyla birlikte olağanüstü gayret gösterdi.

2008 Yılı itibariyle Muş havaalanının uluslararası uçuşlara açılması münasebetiyle, hac uçuşlarının başarı ile gerçekleştirilmesinde gösterdiği üstün gayret ve başarılı çalışmalarından dolayı Muş Valilik Makamı’nca “Takdirnâme” ile ödüllendirilmiştir.

Görevinde gösterdiği üstün gayret ve sorumluluk bilinci içerisindeki davranışları, azimli, titiz ve başarılı çalışmalarından dolayı Muş Valilik Makamı’nca mükerreren “Takdirnâme” ile taltif edilmiştir.

Muş İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen “Polis Amca Kirvem Olur Musun?” projesine olan destek ve katkılardan dolayı “Plaket” ve “Teşekkür Belgesi” ile taltif edildi.

“Mutlu Aile Projesi” kapsamında Kastamonu ilinde aile yapısının ve değerlerinin korunması, gelecek nesillere sağlıklı biçimde aktarılmasını sağlamak üzere ailenin güçlendirilmesi, aileyi ve aile içinde bireyi tehdit eden problemler hakkında toplumun duyarlı kılınması amacıyla gösterdiği üstün gayret ve özverili çalışmalarından dolayı Valilik Makamı’nca “Başarı Belgesi” ile taltif edildi.

Valilikçe yürütülen “Değerler Şehri Kastamonu” Değerler Eğitim Projesine olan katkılarından dolayı Valilik Makamı’nca “Teşekkür Belgesi” ile ödüllendirildi.

Kastamonu’daki idârî, dinî, hayrî ve sosyal hizmetleri de başarılı bir şekilde yürüttü.

Kastamonu Müftülük Hizmet Binası yetersizdi. Hem yer olarak uygun yerde değildi, hem de çalışan memurların istihdamına kâfi gelmiyordu. Kastamonu Adliyesi yeni binasına taşınınca eski adliye binasının Müftülük Hizmet Binası olarak yeterli olacağı kanaati hâsıl olunca Müftülüğe tahsisi için başta Kastamonu Valisi Sayın Erdoğan Bektaş, Diyanet İşleri eski başkanı Dr. Sayın  Tayyar Altıkulaç ve mevcut başkan Prof. Dr. Sayın Ali Bardakoğlu olmak üzere ilgili ve yetkili makamlarla görüşüldü. Bir çok engellemelere rağmen Adliye eski binasının Müftülüğe tahsisi sağlandı. Ve derhal binaya taşınarak gerekli onarım, tağdilât ve bakım için bir proje hazırlanmasına başlandı.

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker’in ekibiyle bu konuda da gayretleri takdirle karşılandı.

Şu anda da bütün İl ve İlçe Müftüleri, Vâizler ve bütün Din Görevlilerine yönelik bir çalışması vardır.

Bu camianın zengin bir kültür, bilgi ve geniş bir hayat tarzı anlayışı ve tecrübesi olduğu malumdur. Bu bilgi, kültür ve tecrübenin bir kısmı yazılı iken bir kısmı da şifâhîdir. Yazılı olanlar kalıcı iken, sözlü olanlar ise zamana yenilerek unutulmaktadır.

Sözlü ve yazılı edebiyât ürünlerinden olan lâtîfe, nükte, şaka, mizâh, hiciv, şiir, mâni, mersiye, tefvif, anekdot, espri, kıssa, bilmece, menkıbe, fıkra, hâtırât, tevriye, vecize, ezgi vs. toplum ve aile hayatında çok önemlidir.

Bu türlerden biri veya bir kaçı hocaefendilerden talep edilerek, bir kitapta toplanıp sahibinin imzası ile yayımlanması plânlanmıştır.

Bu çalışması ve araştırması hâlen devam etmektedir.

(Önemli Bir Not: Ancak bu projenin Diyanet İşleri Başkanlığı veya Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yürütülmesinin daha uygun olacağına inanıyorum.)

Hobileri arasında; hat, desen, dînî yapıların estetiği, günlük tutma, görev yaptığı yerlerdeki görevlilerin, hacca ve umreye birlikte gittiği hacıların fotoğraf, isim ve adresleri ile birlikte albümleri, pul koleksiyonu, kronolojik olarak hazırladığı 65 bin kadar fotoğrafın yer aldığı özel albümleri yer almaktadır. Ayrıca bu albümler cd (sidilere) de kaydedildi.

Samsun Bafra ilçe Müftüsü iken 08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ortak kararname ile Muş İl Müftüsü olarak atanan Şeker,21.3.2008 tarihinde göreve başladı.15.12.2010 tarihinde de Muş’tan ayrıldı.

 

06.11.2010 tarihli ve 27751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ortak kararnâme ile bu sefer Kastamonu İl Müftüsü olarak atanmış olup 29.12.2010 tarihinde göreve başladı ve 1.10.2013 tarihinde Kastamonu İl Müftüsü iken yaş haddinden emekliye ayrıldı.

Görev yaptığı üç ilin plakalarının Çanakkale 17, Gaziantep 27, Kastamonu 37, olması güzel bir tesadüf oluşturdu.

Emekli olmakla “Masa hizmeti bitti, kürsü hizmeti devam eder” anlayışı ile ikamet ettiği Gaziantep’de Cuma günleri vaaz ve irşad hizmetine devam etmektedir. Konferans davetlerine de katılmaktadır. Yıllardan beri yazmaya çalıştığı ve şuanda da basılacak duruma getirdiği aile ile ilgili bir kitap çalışması vardır.Baskıya da hazır beklemektedir.

Ağırlıklı olarak vaaz ettiği 1.Organize Sanayı Camiinde “Kur’ân ve Sünnet’e göre Mü’minlerin 101 Vasfı” konusu cemaat tarafından çok beğenildi ve kitap hâline getirilip kendilerine dağıtılmasını istediler. Böyle bir talep Türkiye’de bir ilkti. Çünkü cemaat sevdiği bir vaazdan dolayı genelde hatipleri tebrik ve takdir eder. Ama yapılan vaazın yazılıp kendilerine verilmesini pek  istemezler.

Talep kabul gördü ve Cami İmam-Hatibi M.Akif Güzel tarafından bilgisayarda yazılarak matbaada basıldı. Masrafları birkaç hayırsever sanayici tarafından karşılanan kitap cemaate ücretsiz dağıtıldı.

Dursun Ali Şeker’in yazdığı kitaplar, gazeteler ve dergilerde yayımlanan makaleler, yaptığı vaazlar, verdiği konferanslar hem öğretici, hem irşâd edici hem de dînî hayatı canlı tutmaya yöneliktir.

            Şeker’e verilen Takdirnâme, Teşekkürnâme, plaket, pano, levha, çiçek, duvar saati, masa saati, cep telefonu, masa telefonu, teyp, zemzem takımı, tepsi, atkı, maket, küre, sandık, kutu, tablo, Mekke Medine tabloları, kahve takımı, şehir manzaralı tablo, Teşekkür Belgesi, Başarı Belgesi, Onur Belgesi, vazo, kalem, kol saati, baston, şiir, mektup vs. 225 kadar hâtırat evin her tarafında teşhir edilerek ev bir müze haline getirilmiştir.

43 yıl resmi, 7 yıl fahri olmak üzere 50 yıl görev yapan ve emekli olduktan sonra da (Rızâ en Lillah) vaaz ve konferanslarına devam eden Şeker, 2 kız,2 erkek olmak üzere 4 çocuk babası ve 13 torun (kuzucuk) sahibidir.

Araştırmacı yazar olan Dursun Ali Şeker’in:

  1. “İslâm’a Göre Evlilik ve Mahremiyetleri” adlı kitabı yayımlanmıştır.
  2. “Kur’an ve Sünnet’e Göre Mü’minlerin 101 Vasfı” yayımlanmıştır.

Yayımlanacak eserleri ise:

  1. “Mâturidîler’in Eşğarî’lerden Ayrıldıkları Meseleler”
  2. “Hz, Osman Döneminde Devlet Yapısı ve Sosyal Hayat”
  3. “Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerin Işığında “Tebük Gazvesi”
  4. “Mekke’nin Fethi”
  5. “Feth-i Mübin”
  6.  Mutlu Aile (Gönül Peteği) için Tavsiyeler.

 

 

 

Dursun Ali ŞEKER’in hayatına bir başka açıdan bakmakta zaruret vardır. ŞEKER, şiir okumayı ve yazmaya çok sever. Şiir denemeleri vardır.

            İmam-Hatip Okulu’nda, okul öğrencileri arasında şiir okuma yarışmaları yapılırdı. Şeker “Bülbül” şiirini okuyarak katıldığı yarışmada derece aldı.

ŞEKER’in deneme şiirlerinden iki demet:

SEVGİLİYE…

Baktıkça yüzüne eksilir sabrım,

Yazık, ızdırap çekip durmaktayım,

Çıkarayım gönlümden aşkını desem,

Gönül bu, isyankâr, söz dinletemem.

 

                                                  Ölümden aman verdi selvi boyun,

                                                  Lâkin visalinden değilim üzgün,

                                                  Hiç acımadı mı vicdânın senin?

                                                  Bütün kanımı göz yaşıma döktüm.

 

 

Şimdi yapayalnızım hayâlinle,

Akan sular ve bu gül mevsiminde,

Sensiz durdukça bu zevksiz ülkede,

Her şeyinle sensin benim kalbimde.

                                                                                                                      Dursun Ali ŞEKER

                                                           SEVGİLİM…

Sensiz günlerim

Oldu bir zindân

Gözüm görmez oldu

Akan göz yaşımdan.

                                                                       Yoldan geçemem

                                                                       Kem göz nazardan

                                                                       Seni görmek arzum

                                                                       Bakanlar var uzaktan.

                                                                                                      Dursun Ali ŞEKER

 

Dursun Ali ŞEKER,

Kayseri İmam-Hatip Okulu öğrencisi iken çok sevdiği annesi Hadice Hanım 1963’de (28 Kasım Cuma Gecesi)  vefat edince rûhunda kopan fırtınaları aşağıdaki mısralarda dile getirmiştir.

Sıladan ayrıldım gözüm kan ağlar

Bacılar kardaşlar karalar bağlar

Evde annem yok bana kim ağlar

Mezarın başında bülbüller öter

Allah’ın takdiridir kul neyler

Yeter felek çektiğimiz yeter.

                                               O da, hasret gitti sıla yüzüne

                                               Ağlayı ağlayı kan doldu gözüne

                                               Fatma bacım ağlar vurur dizine

                                               Bizdeki dertler taşıyor yüzüne

                                               Perişan olduk dünya yüzünde

                                               Yeter felek çektiğimiz yeter

Köye vardım karanlığa bürünmüş

Senin varlığın Anam, ebedi küsmüş

Çocuklara baktım yüzleri sararmış

Duyan Amcam uzun yoldan gelmiş

Bu acı habere herkes üzgünmüş

Yeter felek çektiğimiz yeter.

                                               Siz de komşularımız kusura bakma

                                               Yazılan gelir muhakkak başa

                                               Sen ölmedin Anam ruhun bizimle yaşa

                                               Mısralarıma son verir, cümle âlem yaşa

                                               Dünyadaki ömrün kısa oldu Cennet’te yaşa

                                               Yeter felek çektiğimiz yeter.

 

                                                                       Dursun Ali ŞEKER

                                                                       Kayseri İmam-Hatip Okulu 1.Sınıf Öğrencisi (1963)

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ:

 

             Dursun Ali ŞEKER’E VEFA DUASI

ALLAH’IM !

Bindokuzyüz kırksekiz yılının Bir Ekim’inde,

Trabzon’un Çaykara Karaçam Köyü’nde doğan,

Validesi Hatice Hanım’ın müşfik elinde,

Babası Ömer Efendi’nin dualı dilinde,

Hıfzı ve “Yüksek İslâm” eğitimiyle parlayan,

Kendini “Rızâ-i Bâr,” ye göre ayarlayan,

Muharrir ve Müftü Dursun Ali Şeker kuluna,

Hayır, huzur, şifâ yüklü bir ömür ver Yâ Rabbi!

ALLAH’IM !

Bir dönem muallimlik yapıp insan yetiştiren,

Müezzin ve imam personelini geliştiren,

Dâreyn mutluluğunu birbirine iliştiren,

Ülkesi için cemiyetçiliği mühimsiyen,

Yaratılanlara ibretle bakıp gülümseyen,

Muharrir ve Müftü Dursun Ali Şeker kuluna,

Hayır, huzur, şifâ yüklü bir ömür ver Yâ Rabbi!

ALLAH’IM !

“İslâm’a Göre Evlilik ve Mahremiyetleri”

Eserini okuyor aile cemiyetleri,

Mühim mecmualarda çıkıyor makaleleri,

İrşâd için bekleniyor yepyeni eserleri,

Muharrir ve Müftü Dursun Ali Şeker kuluna,

Hayır, huzur, şifâ yüklü bir ömür ver Yâ Rabbi!

                                                                                  Ahmet Yüter

                                                                                  Amasya Merzifon’da İmam-Hatip

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ:

Dursun Ali ŞEKER’e

    BİLEMİYORUM                                      

Büyük bir topluluk gördüm rüyamda

Söylediniz bu arkadaş sizden yakındır bana

Bu sözleri söylemek geldi o anda

Kim, kime yakındır bilemiyorum.

                        O anda bu garip gönlü sardı bir duygu

                        Sizin sevginize bizden sonsuzdur saygı

                        Kim yakındır diye aldı bir kaygı

                        Kim, kime yakındır bilemiyorum.

Sevgi ile bakan gözünüz, sıcak kanınız

Neşe ve mutlulukla dolsun her ânınız

Bak, ben konuşuyorum daha yakınız

Kim, kime yakındır bilemiyorum.

                        İstediğiniz her an bizi görürsünüz

                        Gerektiğinde bize öğüt verirsiniz

                        Kim daha yakındır siz bilirsiniz

                        Kim, kime yakındır bilemiyorum.

Hiçbir işinde olmazsa hile

Doğru konuşur hile yapmazsak dile

İşte böyle konuşuruz rüyada bile

Kim, kime yakındır bilemiyorum.

                        Salim söylemekle biter mi sözün

                        Bu garip gönlü bazen alır bir hüzün

                        Hocam, saygıyla tebessüm ediyor yüzün

                        Kim, kime yakındır bilemiyorum.

Yakınlık sözü bahane oldu

Salim hemen kalemi eline aldı

Az da olsa tatlı bir sohbet oldu

Kim, kime yakındır bilemiyorum.             

                                                                       Salim Cangül

                                                                       Amasya Merzifon’da İmam-Hatip

 

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

            HAC HEYECANI

Allah kısmet etti listeye kondum

Hava alanında hemen soyundum

İhramı giyince heyecan duydum

Başkanımız ŞEKER Hoca’ya uydum.

                                                                                  Hacı Kemal Tankut

                                                                                   1997 Gaziantep Hacısı

 

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

Sayın Hocam (Müftü Bey)

 

Ben (Samsun) Alaçam ilçesinde 30 yıldır ikamet etmekteyim. Önceleri maliyede, 3 yıl da ilçe özel idare müdürü olarak görev yaptıktan sonra kendi isteğimle 2000 yılında emekli oldum.

Emekli olduktan sonra ilçemiz girişinde bulunan küçük sanayi sitesinde oto boyacılığı ve fırınlı boya işletmeciliği yapmaktayım.

Size bu mektubu yazmamın sebebi beni çok duygulandıran, hoşnut eden cumartesi akşamı son ikincisini yakalayabildiğim 2000 TV’de canlı yayınlanan “Gönül Pınarı” programını organize etmeniz ve görevlilerinizle birlikte bu programı icra etmenizden dolayı size ve ekibinize şükranlarımı ve en kalbi teşekkürlerimi iletmeyi hissettiğim için yazıyorum.

Efendim bu gibi güzel maneviyat yüklü programların zamanımız insanının imanını kuvvetlendireceği, manevi duygularını ateşleyeceği bu sebeple de İslamiyet’e yönlendireceği kanaatini taşıyorum. İkinci bir husus ve en önemlisi de merkezi okunan Ezan’a verdiğiniz önemdir. Bu ezanında en güzel ses ve makamda okunmasına sebep olmanızdır. Günümüz insanının ve zayıflamış imanımızın kuvvetlenmesi, insanları camiye yönlenmesinde o kadar etkili ki, hiç kılmayanı namaza, kılanı da camiye yönlendirdiğine şahsen ben yürekten inanmaktayım. Tabi güzel yönlendirdiği gibi sanki güzel okunmayan da insanı namazdan, ibadetten soğutuyor. Bir küçük anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıllar önce TRT. Kanalında izlemiştim. Türkiye’deki bir üniversitede görev yapan bir İngiliz hocanın Ankara Kocatepe Camii müezzininin (İsmail Coşar) sabah ezanından etkilenerek Müslüman olduğunu canlı bir yayında izlemiştim. Böyle etkilenip de Müslüman olan yüzlerce, binlerce insan vardır sanıyorum. Bu durumun gerçekleşmesinde en büyük faktörün ezan olduğu kanısındayım. Çünkü vaaz ve nasihat camiye gelene, ama ezan herkese, sokaktaki vatandaşa birebir hitap edip etkiliyor. Tv.’de ki ezan konusundaki sözlerinize harfiyyen katılıyorum ve sizi (Bafra Müftüsü olarak) bu uygulamanızdan dolayı tebrik ediyor, teşekkürlerimi arz ediyorum.

Siz günümüz insanının ıslahı, dinini sevmesi ve uygulaması için merkezi sistem vasıtasıyla en güzel sesli ve makamda ezanın okunmasını sağlayarak insanları dine, ibadete ve camiye en güzel şekilde çağırıyor, görevinizi de bi hakkın yaptığınıza ben Allah’ın huzurunda şahitlik yapacağıma size söz veriyorum. Allah sizlerden razı olsun. Allah sizin gibi düşünen Müftülerimize daha uzun ömür ve üst görevler nasip etsin. Zamanımızın sizin gibi düşünen ve icraat yapan din adamlarına çok ihtiyaç var.

Keşke imkan olsa da bu güzel havayı doyasıya yaşayabilmek için bu güzel ezanların okunduğu yerde yaşama imkanım olsa. Çünkü ilçemizde ezanlar sizin uygulamanıza özenerek merkezi okunmasına rağmen okuyan görevlilerinin ne güzel sesi var ne de makam bilgisi mevcut. Konuyu ilçe müftüsü, Kaymakamı ile il genel meclis üyesine söylediğim halde bir sonuç çıkmadı. Hocam başınızı ağrıttım, kusura bakmayın. Allah sizden razı olsun.

                                                                                                                      Hasan ERSOY

 

 

 

 

 

 

Vaazları, sohbetleri,duaları sevilip dinlenen ŞEKER MÜFTÜ :

 

Cuma Vaazına Teşekkür                        18.03.2005

 

Sayın Hocam !

Merkezi vaaz sisteminden yaptığınız, bugünkü vaazınızdan dolayı cemaatin çoğunluğu telefonla teşekkür etmektedir.

Zâtınıza bizler de çok teşekkür ediyoruz.

 

Samsun Bafra Müftülüğü Sekreteryası

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

                        Şahsa Şiir:

                        Dursun Ali İl Müftümüz

                        Neşe alır hep ruhumuz

                        Çok şanslıdır bu Muş’umuz

                        Hem şehirli hem köylümüz

 

                        Sayın Dursun Ali ŞEKER

                        Her bir sözün sanki cevher

                        Rabbimize çok şükürler

                        İyilere rahmet eder.

                                                                       Halil Özdemir

                                                                       Muş’ta İmam-Hatip

 

BASINDA ŞEKER MÜFTÜ :

 

BİR KAN DAVASI DAHA BARIŞLA SONUÇLANDI

 

Muş merkeze bağlı Güzeltepe köyünde dokuz ay önce 15 Ekim 2009 tarihinde Karakaya ile Kantaş aileleri arasında çıkan kavga sonucu bir kişinin ölümüne sebep olan kan davası barış ile sonuçlandırıldı.

Barış elçilerinin ve kanaat önderlerinin çalışmaları sonucu bir çok kan davasının barışla sonuçlandırılması sebebiyle 2009 yılı Muş halkı tarafından “Barış Yılı” olarak isimlendirilmiştir.

Bu yıl da aynı gayret ve çabalar neticesinde yeni bir kan davası daha barışla neticelenmiş oldu ve İl Müftüsü Dursun Ali ŞEKER’in de gayretleriyle iki aile mensupları bir araya getirilerek barış sağlandı.

Barış töreninde bir konuşma yaparak, irade ve öfkenin aklın yönetiminde olması gerektiğini, aksi halde ciddi olayların, tahammül edilmesi zor hadiselerin olabileceğini ifade eden İl Müftüsü Dursun Ali ŞEKER, daha sonra sözlerine şöyle devam etti: ”Dinimiz, bir insanın öldürülmesini âdeta bütün insanlığın öldürülmesiyle eşdeğer büyük bir suç sayarak şiddetle yasaklamış, hiç kimsenin bir başkasının suçundan dolayı cezalandırılamayacağını, suç ve cezanın şahsi olduğunu kesin bir prensip olarak belirlemiştir. Ayrıca dinimiz, ıhkak-ı hak denilen ve herkesin, hakkını kendi şahsı kurallarına göre araması ve alması eylemlerini de yasaklamıştır. İşte bunun içindir ki bir câhiliye dönemi âdeti olan kan davaları ve töre cinayetleri bizzat Peygamberimiz tarafından kaldırılmış ve yine Peygamberimiz tarafından “Müslüman, elinden ve dilinden bir başkasının emniyette olduğu kimse” olarak tarif edilmiştir. O halde yüce dinimiz İslâm tarafından büyük bir suç ve günah olarak kabul edilen ve yasaklanan cinayet, kan davası ve töre cinayeti gibi yuvaları yıkan, maddi ve manevi zulüm ve hüsrana sebep olan bu eski câhiliye âdetlerini artık terk etmeli ve İslâm’ın barış, selâmet ve emniyet olan güzel manasını gönüllerimizde hep yaşatmalı, barış ve kardeşlik bağlarımızı hiç koparmamalıyız.”

Daha sonra iki tarafın aile büyükleri bir araya getirilerek barışın kalıcı olması dileğiyle İl Müftüsü Dursun Ali ŞEKER tarafından kendilerine birer Kur’ân-ı Kerim meâli hediye edildi.

 

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

            AKROSTİŞ

                        Dalalete düşürmesin

                        Uyuyanlar bunu bilsin

                        Rüsvay etmesin bizleri

                        Sen de süsledin bizleri.

 

                        Ufkumuzu sardı duan

                        Ne durursun İslâm uyan

                        Amellerin kabul olsun

                        Lâyık olan yerin bulsun.

 

                        İnancınız hiç bitmesin

                        Şükrünüzü Allah bilsin

                        El bağlarsın huzurunda

                        Kabul olur Hak yanında

 

                        Elem çektirmesin Rabbim

                        Ruzu mahşerde günü derim

                                                                       Şair Hacı Raşit TEKŞEN

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

Öncelikle kursumuzu ikinci kez şereflendirdiğiniz için, size ne kadar sevindiğimizi birkaç cümle ile belirtmek isterim.

Kastamonu’muzun her bir yerine açmış olduğunuz gül bahçeleri yani kurslarımız, Kur’ânın nûruyla bizleri aydınlatarak bizleri Hz.Allah’ın ve Rasûlümüzün yolunda daha kendinden emin ve kararlı adımlarla ilerlememize vesile olmuştur.

           

                        Trabzon’dan yola çıkmış,

                        Evliyâlar ocağına düşmüş,

                        Burada sayısız kurslar açmış,

                        Doğruluğu, dürüstlüğü göreni, duyanı şaşırtmış.

                        Sevgi tohumlarını bir bir eker,

                        Yaptıkları Allah yolundan geçer,

                        Bizler için büyük değer,

                        Sayın Mühdümüz Dursun Ali ŞEKER.

                                                                                              Sakine KELEŞ

                                                                                               Kastamonu Elyakut Köyü

                                                                                               Kur’ân Kursu Öğrencisi

 

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

Sayın hocamız, değerli mühdümüz,

Bizleri sevindirdiniz ve neşelendirdiniz, Öncelikle kursumuza hoş geldiniz, şeref verdiniz, tatlı dillerinizi, güler yüzünüzü unutmuyoruz. Bizleri de alıştırdınız, eşinize “Gülüm, Gülüm” diye hitap eden sözlerinizi unutmuyoruz. Hanımınıza ve sizlere uzun ömürler versin Allah, muhabbetinizi arttırsın. Çocuklarınıza uzun ömürler versin. Sizin gibi hocaları başımızdan eksik etmesin. Hep köyleri sevindirdiniz. Kastamonu sizden çok memnun.

                                                                                                                     

                         KASTAMONU MÜHDÜSÜ
           

          Dursun Ali dırabzonlu,

                                    Tatlı dilli, güler yüzlü,

                                    Uzun boylu, şirin sözlü,

                                    Seni buraya Allah gönderdi.

 

                                                Özü dokdur, sözü pekdur,

                                                Seni sevmiyen yoktur,

                                                Camileri neşelendirir,

                                                İnsanları sevindirir.

                                                                                   Makbule KEKEÇ

                                                                                   Kastamonu Elyakut Köyü

                                                                                   Kur’ân Kursu Öğrencisi

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

                        Güler yüzlü, tatlı dilli,

                        Sözleri huzurlu, yüreği sevgi,

                        Adaleti seven, babacan şahsiyetli,

                        Soy ismi ile müsemmâ olmuş Sayın Dursun Ali ŞEKER.

 

                        İslâm’da aile kavramını anlatan,

                        Bilâkis kendisi de yaşayan,

                        Çevresindekilere örnek taşıyan,

                        Sayın Dursun Ali ŞEKER.

                        Anne baba kale gibi olmalı onun gözünde,

                        Evlatlar da ayrılmamalı biri diğerinden de,

                        Saygı, sevgi dâim oldu mu bir ailede,

                        Yıkılmaz o aile der Sayın Dursun Ali ŞEKER.

 

                        Hele Gülü bambaşkadır onun kalbinde,

                        İşte eş muhabbeti böyle yaşanır İslâmiyette,

                        Böyle sevgiyi yaşamak ve yaşatmak dilekleriyle

                        Gülünün gözünde bir başkadır Sayın Dursun Ali ŞEKER

 

                        Rabbim hayırlı uzun ömürler versin,

                        Dert, sıkıntı, çile göstermesin,

                        Madde ve meâdde dâima mutlu eylesin,

                        Bu bizim size duamız Sayın Dursun Ali ŞEKER.

                                                                         Nuran Bilgiç

                                                                         Kastamonu Elyakut Köyü

                                                                          Kur’ân Kursu Öğreticisi

 

 

 

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

                        VEDA ŞİİRİ

                        Ayrılık günleri geldi

                        Ulu Allah emir verdi                      

                        Her gelen böyle giderdi

                        Ben sizleri seviyorum        

                                    Helâl edin hakkınızı

                                    Yüreğime geldi sızı

                                    Rabbim etsin sizi râzı

                                    Ben sizleri seviyorum

                        Gidiyorum buralardan

                        Ayrı kılmasın Yaradan

                        Ben bir insanım sıradan

                        Ben sizleri seviyorum

                                    Kusursuz kul asla olmaz

                                    Kulun kusuru aranmaz

                                    Kusursuzlar asla solmaz

                                    Ben sizleri seviyorum

                        Gelen gider bu dünyadan

                        Ayırmasın hiç imandan

                        Cennet’e koysun Yaradan

                        Ben sizleri seviyorum

                                    Kalacağım sizden uzak

                                    Bunu biliyor Yüce Hak

                                    Bizi etme senden ırak

                                    Sizi candan seviyorum

                        Kutsal İl’dir Kastamonu

                        Hacı Raşit yazdı bunu

                        Helâllikse eğer konu

                        Hepinize helâl olsun

                                    Ben ki Müftü Ali Şeker

                                    Bu dünyaya gelen gider

                                    Kalana emanet eder

                                    Ben sizleri seviyorum

                                                                        Şair Hacı Raşit TEKŞEN

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

ŞEKER MÜFTÜ

            Allah’a hamd ederim budur sözümün başı

            Şanslıyım ki tanıdım böyle bir meslektaşı

                        Ahlâkında mecz olmuş onun ilim ve irfan

                        Mütevâzı, vakarlı ve müeddeb bir insan

            Aile efradını sarmalayan bir güneş

            Sevgi dolu bir baba, merhamet dolu bir eş

                        Paylaşmaz mutluluğu yanında yoksa Gülü

                        Hayır dolu bir ömür ihlasının ödülü

            Tecrübeyle yoğrulmuş hizmet dolu bir hayat

            İşi hep kolay kılar, tüm zorluklara inat

                        Sözlerinde incelik, hitabında belâğat

                        Vaazları nükteli, fetvaları hakikat

            İşlerinde teenni, bakışında ferâset

            Kelamı, Kavl-i leyyin,sohbetinde letâfet                       

            Kırk bir kere maşallah, kırk üç yıl hayra hizmet

                        Ölçüsü akl-ı selim, düsturu samimiyet

            Böyle tanıdım onu,böyle bildim şâhit Hak

            Tereddüdün var ise dönüp şu meclise bak

                        Bütün yolların açık, ömrün hayırla dolsun

                        Melekler işine yâr, Mevlâ yardımcın olsun

            Bütün hakkımız helâl, yürekten teker teker

            Unutulmayacaksın sen Dursun Ali Şeker

                                                                                  Halil BEKTAŞ
                                                                                  Karabük İl Müftüsü

 

 

SEVİP TEBRİK VE TAKDİR EDENLERİNİN GÖNLÜNDE VE KALEMİNDE ŞEKER MÜFTÜ :

 

Serhad bağımsız siyasal gazete yazarı ÖMER YERLİKAYA’nın yazdığı SOKAK MANZARALARI adlı MAKALESİ

            DURSUN ALİ ŞEKER                                                                              25 Ağustos 2014

 

Efendim, günümüzde öyle ilkeli, idealist, engin görüş sahibi ve gerçek manada ilimle iştigal eden, yaratılanı yaratandan ötürü seven, sorunlarını paylaşan, yardım etmek için çırpınan müstesna değerlerimiz var ki bu kişilikleri okuyucuya farklı bir pencereden aktarmamın haklı gururunu yaşamaktayım. Biliyorum ki Dursun Ali Şeker beyefendiyi gerek televizyonlardan gerek yazdığı makalelerden, konferanslarından, etkinliklerden ve yaşamın her alanında öne çıkıp enerjisini göstermesinden biliyorsunuzdur. Ben yine de yaşantısından kısa bilgiler vermeye çalışayım. Dursun Ali Şeker Bey Trabzon Çaykaralı bir hemşerimiz; bir din görevlisi, emekli müftümüz…Küçük yaşta hafızlığını bitirdi. Kayseri’de Hasbekli maruf Kurrâ Mümin Akan Hocaefendiden ta’lim, tecvit ve tashih-i hurûf dersleri alarak buradan mezun oldu. Kayseri Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdikten sonra Trabzon İmam-Hatip Lisesine öğretmen oldu. Girdiği imtihanları kazanınca Diyanet İşleri Başkanlığı İstanbul Yüksek İhtisas Merkezine girdi. Burada iken Trabzon Merkez vaizi olarak görevlendirildi. Kayseri ile yakın ilişkiler içinde olan Şeker burada öğrenci iken büyük bir haber ajansının muhabirliğini ve çeşitli ilim meclislerinin başkanlıklarını yaptı. Türkiye Yüksek İslam Enstitüsü Talebe Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulundu. İslam Enstitülerinin İlahiyat Fakültelerine dönüşmesi için zamanın yetkili makam, hükümet ve TBMM nezdindeki görüşmeleri sürdüren heyette yer aldı. Almanya ve Belçika’da görev yaptı. Fransa’da konferanslar verdi. İngilizce ve Arapça bilmektedir.         

Müşterek olarak yazılan “İslam’a Göre Evlilik ve Mahremiyetleri” adlı bir kitabı vardır. Çok sayıda makalesi, ansiklopedilerde maddeleri, TRT-2’de yayınlanmış konuşmaları ile Mahalli Televizyonlarda yaptığı programlar mevcuttur, pek çok panele ve açık oturumlara katılıp konferanslar vermiştir. Din ve irşat hizmetlerinin geliştirilmesi konusunda yaptığı çalışma ve araştırmalardan dolayı Diyanet İşleri Başkanlığınca mükerrer kez üstün gayret ve başarılarından dolayı Takdirname ile taltif edilmiştir. Aile içi şiddetin önlenmesi, dargınların barıştırılması, kan davalarının halledilmesindeki gayret ve girişimleri ile sosyal barışın sağlanmasına büyük katkıları olmuştur. Düğün, sünnet, açılış gibi etkinliklerde, cenaze, kaza, hastalık gibi üzüntülü ve kederli hallerde, başta din görevlileri olmak üzere, eş-dost ve vatandaşların yanında olmuş, sevinç ve kederlerini azamı özen ve gayreti göstermiştir.          

            Yetim olarak okuyup sonra da cami görevliliği nasip olan evlenme imkânlarına sahip olmayan bazı görevlilerin iğneden ipliğe, bilezikten yüzüğe kadar Müftülük personeli tarafından bütün ihtiyaçları temin edilip evlendirilmesine öncülük etmiştir. Hatta benzer durumda olan vatandaşlardan birisinin bütün ihtiyaçları ve çeyizi başta din görevlileri olmak üzere karşılanarak evlenmesine vesile olmuştur. Kendi çocukları daha küçük yaşta olduğu halde evlenmelerine vesile olduğu ailelerin ilk doğan çocukları sayesinde “DEDE” olma payesi ile şereflenmiş ve “MÜFTÜ DEDE” denmesi ile de mutlu olmuştur. Din görevlilerinin üyesi olduğu yapı kooperatifleri, yardımlaşma sandıkları, gıda tüketim kooperatifleri kurarak din görevlilerinin sosyal ve ekonomik açıdan güçlenmelerine öncülük etmiştir. Türkiye Diyanet Vakfı’na, daire, dükkan, arsa vs. gibi gayrimenkul bağışlarının temin edilmesinde büyük bir çaba göstermiştir. Marmara depreminde depremzedeleri teskin ve teselli etmek, manevi duygularını canlı tutmak için bölgede görev yapmak üzere “Özel Vaaz ve İrşad Ekibi’nde görevlendirilmiştir.      

            Hat, desen, dini yapıların estetiği, pul koleksiyonu, özel albüm gibi hobileri mevcuttur.

            Sevgili hocamızın akademik kariyerini bir yana bırakalım ve ona başka bir pencere açalım. Kendisini Hac’da iken Mekke’de tanıdım. Aziziye’de bulunduğumuz otele konferans vermeye geldiler. Çok sıcak, ağır bunaltıcı bir hava vardı. İyi bir araştırmacı ve yazar olan Sayın Şeker beş yüzün çok üzerinde bir kalabalığa seslendi. Pek çoğumuz içimizden aman hoca çok uzatma da bu sohbet bir an önce sonlansın düşüncesi taşırken, birden sohbetin büyüsüne kapıldık. O nasıl bir anlatımdı, insan ruhuna nasıl bir seslenişti, o nasıl bir mistik oluşturmaktı? Hepimiz şaşırdık, büyülendik, ne sıcak, ne nem, ne başka bir şey aklımıza gelmedi. Bütün içtenliğimizle hepimiz kutsal topraklarda olmanın hazzını yeniden çıkarıyormuşçasına kutsi bir duyguyla onu dinledik. Allah’ın inayeti üzerimizde olmalıydı? Zira karşımızda ülkemizin en büyük hatiplerinden birisini çıkarmıştı. Yarım saat nasıl geçiyor farkında değiliz. Mistik hava içimizde huşûya dönüşüyor. Hocamız ihramlı ayakta konuşuyor ve bizlere dönüp sizleri fazla yormak istemem, konuşmamı bitirmemi ister misiniz? Diye öneride bulunuyor. Herkesin gözü yaşlı, herkes ona minnet dolu gözlerle bakıyor. Yoğun istek karşısında konuşmasını bir saati aşkın bir süre sürdürüyor. Sayın Şeker bizimle veda ederken insanlar ona sarılıyor, elini öpüyor, boynuna sarılıp ağlıyordu. Yaşamımda bir din görevlisinin yaptığı en etkili konuşmasına orada tanıklık ediyorum. Henüz bir yıl sonra ben Eskişehir’de iken Cevdet Duru Camiine atanan eski görevlisi İmam Mahmut Kuru Hocamızı, Kütahya dönüşü Eskişehir’e uğrayarak bir ikindi namazı vakti ziyaret ediyor. Namaz sonrası cemaate küçük bir konuşma yapıyor. Kendisi Kastamonu İl Müftüsü’dür. Konuşmasından yine çok etkileniyorum. Mahmut Hoca, ben ve kendileri ayaküstü sohbet ediyoruz.

            Dursun Ali Şeker’i tanıyanlar diyor ki; İyi bir idareci, mükemmel insan, iyi bir baba, iyi bir eş, torunların Müftü Dedesi, iyi dost, çok donanımlı bir âlim, sabırlı, hoşgörülü, yardımsever, dayanışmacı, insanı el üstünde tutan, bütün ömrünü fakir fukaranın, gençlerin, bekârların ve pek çoğunun sorunlarını çözmeye çalışarak geçirmiş, kendini dine ve insanlığa adamış birisi.

            O, onbinlerin yüreğinde yer edinmiş, gönüllerde taht kurmuş kutlu bir insan. O, enlerin adamı. Parmakla gösterilecek birisi…Dinimizi sevdirmiş bir din görevlisi olarak da toplumda derin izler bırakmıştır. Hocam, bütün ülke size minnettardır, ne mutlu size…Ne mutlu sizin gibi din görevlilerine…

            Emekliliğinizde de güzel günler görünüz. Yüce Rabbim size yâr ve yardımcı olsun, sizden râzı olsun.
Sevgi ile kalın.

ŞEKER öğrenciliği, tahsili, görevleri ve hizmetleri boyunca içinde yaşadığı ortamlarda 7’den 70’e herkesle muhatap olurken alanında isim yapmış şahsiyetleri örnek almayı ideal edinerek hem okumuş hem yazmış hem de yaşamaya gayret etmiştir.

            İlk Peygamberden son Peygambere kadar öne çıkan özelliklerini rehber edinmeye âzamı derecede dikkat etmiştir.

            Meselâ, insanoğlunun atası, ilk insan, ilk eş, ilk koca, ilk baba, ilk dede, ilk peygamber olan Hz.Âdem ile ilk kadın, ilk eş, ilk karı, ilk ana, ilk babaanne, ilk anneanne, Hz.Havva arasındaki ailevi ve sosyal alandaki ülfet ve muhabbeti, sevgi ve saygıyı ve hayatı topyekün paylaşmayı hep değerlendirmiştir.

            Semâvî hayranlığın sırlarını taşıyan Hz.İdrîs,

            Tûfânı ile yeryüzünün küfürden temizlendiği şükürde örnek Hz.Nûh,

            Nemrûd’un korkunç ateşlerini tevekkül ve teslimiyeti ile gülistana çeviren, şükürde örnek Hz.İbrahim,

            İhlâs, sadâkât, tevekkül ve teslimiyeti ile sembolleşen, kıyamete kadar hac ibadetinde bütün Mü’minlere kıssaları hatırlatılan, sabırda örnek Hz.İsmâil,

            Hz.İbrahim ve eşi Sârâ ilerlemiş yaşlarına rağmen çocukları olmayınca sâlîhlerden bir evlat vermesi için Allah’a dua ederler ve duaları kabul edilir ve uslu bir erkek çocuk müjdelenir.

            Doğacağı müjdelenen bu çocuğun hidayete erdirilen, sâlîhlerden sayılan, mübarek kılınan, ilâhî bir bağış olan, zürriyeti için en çok şefkat ve merhamet duyan ata olarak tasvir edilen, Hz.Yûsuf’un atası sayılan ve Kur’ân’da 17 yerde ismi geçen Hz.İshak,

       Muhabbet ve hasretle kavrulan ve sabırda âbideleşen Hz.Yâkûb,

       Bir müddet kölelik, sonra zindanda yalnızlık, gariplik, çile, ızdırap, meşakkât, riyâzât ve nefs mücâhedesinin ardından Mısır’a ve gönüllere sultan olan ve mehtapları solduran güzellik sahibi, sabırda örnek, iffet ve vefâ timsali Hz.Yûsuf,

Azgınlık ve ahlâksızlıktaki taşkınlıkları ile yerin dibine geçirilip tarihin çöplüğünde yerini alan “Sodom-Gomore” halkının mahzun peygamberi Hz.Lûd,

            Fırtınalarla alt-üst edilen Âd Kavminin peygamberi Hz.Hûd,

Azgınlık ve taşkınlıkları sebebiyle depremlerle kökünden sarsılarak helâk edilen Semûd Kavminin peygamberi Hz.Sâlih,

            Gönülleri aşka getiren hitâbeti ile kendisine “Hatîbü’l-Enbiyâ” denilen, Hz.Şuayb,

            Firavun’un saltanatını alt-üst eden, Kızıldeniz’den mucizeli asâsı ile yollar açan Hz.Mûsâ,

            Mûsâ aleyhisselâm’ın her zaman ve her yerde yardımcısı olan Sâlih kardeş Hz.Hârûn,

            Ardından “İlyâs’a selâm olsun” hitâbı ile ilâhî iltifât ve teveccühe mazhar olan cesarette örnek Hz.İlyâs,

            Âlemlere üstün kılınan Hz.Elyesa,

            İlâhî rahmete gark edilen sâlih peygamber Hz.Zülkifl,

            Büyük bir vecd hâlinde, istiğfâr, dua ve zikrin hakikatinde derinleşerek karanlıkları aşan Hz.Yûnus,

            Derin tefekkür ile sabrın bileyi taşı olan, sabırda örnek Hz.Eyyûb,

            Zikri ile dağları, taşları, vahşî hayvanları, coşturan şükürde örnek Hz.Dâvûd,

            Muazzam saltanatını, kalbinin dışında taşıyabilen Hz.Süleyman,

     Testere ile ikiye bölünürken dahî “âh” demeden tevekkül ve teslimiyetini muhâfaza eden mazlum peygamber, cesarette örnek Hz.Zekeriyyâ,

            Babası gibi ölümü şehidlikle karşılayan, cesarette örnek Hz.Yahyâ,

   Fârik vasfı nefs tezkiyesi olan, iltica ve tazarrusu ile hastalara şifâ  veren ve ölüleri dirilten, semâvî peygamber Hz.Ȋsâ;

  Peygamber gönderilmesi Yüce Allah’ın hikmeti ve lütfudur. Duyuları ve akıl yürütme yeteneğine rağmen insan, geçmiş ve geleceği, âhiret hayatını bilemez. Yüce Allah’a karşı görev ve sorumluluklar Peygamber vasıtasıyla insanlara bildirilmiştir.

      Hikmetli nasihatleriyle destanlaşan, zâhirî ve bâtınî hekimlerin pîrî Hz.Lokman,

Yüz senelik bir ölümden sonra tekrar diriltilerek kıyâmetteki yeniden yaratılışa misâl olan Hz.Üzeyir,

Tevhîd sancağını doğudan batıya taşıyan Hz.Zülkarneyn,

            Esrâr-ı ilâhiye’yi Hz.Mûsâ’ya öğreten Hz.Hızır,

    Hülâsa, yüz yirmi bin küsür peygamber ve onlarda sergilenen bütün ilâhî kudret tecellileri, sanki bereketli Nisan bulutları gibi âzâmî derecede işbâ hâline geldikten (doyum noktasına ulaştıktan) sonra beşeriyetin gönül toprağına mecburi bir sûrette boşaldı. Ve bereketli bir hidâyet şerâresi hâlindeki nebîler silsilesi, âlemlere rahmet olarak gönderilen, şecaatte örnek Hz.Muhammed Mustafâ’nın zuhûra gelmesinin âdeta birer ikbâl ve bahar müjdesi oldu. (sallellâhu Teâlâ aleyhim ecmeîn)

     Hulefâ-i Râşidin’den Hz.Ebû Bekir’deki sadâkâti, Hz.Ömer’deki adaleti, Hz.Osman’daki cömertliği, Hz.Ali’deki ilmi, ashâb-ı güzîn,Kütûb-i tisğa müelliflerinin Hadis-i Şerifleri toplamadaki hizmetleri, Hz.Âsiye, Hz.Meryem Ana, Hz.Hacer, Hz.Âmine, Hz.Peygamber’in süt anneleri, Mü’minlerin anneleri sayılan başta Hz.Hadice ve Hz.Aişe olmak üzere diğer hanımları, Nene Hâtun, Şerife Bacı, Hala Sultan, Şifâ binti Abdullah, Hafsa binti Ömer, Ümmü’d Derdâ es-Suğrâ, Hind binti Utbe, Atike binti Zeyd, Hifâ Hatun, Hansâ, Atike binti Abdulmuttalib, Tevekkül Kermen, Fatma Aliye, Kara Fatma, Halide Edip Adıvar, tarihte ve sosyal hayatta ün yapmış hanımlar, yine tarihde ve sosyal hayatta çığır açmış, Ammâr bin Yâsir, Hüzeyfe bin Yemân, Aiz bin Sagîa, Amr bin Cemûh, Hz.Hamza, Hanzele bin Ebû Âmir, Alp Aslan, Nasreddin Hoca, Osman Bey, Fatih Sultan Mehmed, Ali Kuşçu, Pîrî Reis, Barbaros Hareddin Paşa, Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan, Yavuz Sultan Selim, Selahaddin-i Eyyûbî;

            Hadisler konusunda hakem olan Ümmü’d Derdâ, kitaplarda yüksek isnatların dayanağı, Fâtıma binti Abbas,ilk Müslüman hemşire olan Rufeyde binti Sağd,İspanya’dan Çin’e kadar ilim yolculuğu yapmış olan Fatıma binti Sağd el-Hayr,Uhud Savaşında Müslüman savaşçılara hemşirelik hizmeti veren Nuseybe binti Kağb el-Mazeneya,Kur’ân-ı Kerim’in toplanması çalışmalarına katılmış olan Ümmü Mateve el-Eslemiyye binti Haris,idarî işlerle, hemşirelikle, tıbbî pratisyenlikle çarşı ve Pazar müfettişliği ile hizmet etmiş olan Eş-Şifâ binti Abdullah el-Kureyşî, cebir ilminde yetenekli, edebiyat, hadis ve fıkıh dallarında dikkat çeken bir seviyeye ulaşan Sufeyta el-Mehâmali, astronomi üzerinde çalışmaları olan Fatıma el-Mecritiye,dünyanın ilk Müslüman kadın mucidi, şâir, kâtip, yazar ve matematik alanında dehâ sahibi ve sarayın bilim kadını olan Kurtubalı Lübna,dünyanın ilk üniversitesini Fas’ta El-Karaviyyun adında kuran Fatıma Muhammed el-Fıhrî el-Kureyş, iyi eğitimli, son derece hayırsever, Tunus’un el-Azzefine mahallesinde onun adıyla anılan bir hastahane kuran, her gün mezarına gül, menekşe ve yasemin gibi taze çiçeklerin konulmasını vasiyet eden ve bu vasiyeti yüzyıllardan beri devam eden Azize Osman’a,

            Evliya Çelebi, Nâbî, İbrahim Hakkı, Mevlâna, Seyyid Burhaneddin, Hacı Bayram-ı Veli, Ukkâşe, Eyüp Sultan, Akşemseddin, Molla Gürânî, Yunus Emre, Bedrreddîn Aynî, İmam Gazâlî, Ebu’l-Hasan Harekânî, Elmalılı M.Hamdi Yazır, Ferit Devellioğlu, İmam-ı Kastalânî, Ömer Nasuhi Bilmen, İmam Hâfız El-Münzirî, İmam Nablusî, Seyyid Süleyman, Hasan Basrî Çantay, Asım Köksal, İbni Kesîr,Taberî, Fahreddin Er-Râzî, Mehmed Âkif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Piri Reis, Şeyh Sağbân-ı Veli, Uluğ Bey, Bayezid-i Bistamî, Muhammed Zâhid Kevserî, Bilal-i Habeşî, Abdurrahman bin Avf, Mâlik bin Enes, Câhiz,Talha bin Ubeydullah, Hatem-i Tâi, Babanzâde Ahmed Nâim, Abdurrahman Gürses,Ebû Ubeyde bin Cerrâh, Enes bin Mâlik, Sağd bin Muâz, Ahmet Yevesî, İbni Batûta, Behlül-i Dâna,  Ali Kuşçu, Ebû Eyyûb el-Ensârî, Zubeyr bin Avvâm, Ebû Hureyre, Kâtip Çelebi, Abdullah bin Mesğud, İmam Mâtürîdî, İbni Haldun, Ali Ulvi Kurucu, Nizamülmülk’un siyasetnamesi, Fuat Sezgin, Sarı Saltuk Baba, Şeyh Edebali, Arif Nihat Asya, Mehmed Zihni Efendi, Yahya Kemal, Aliya İzzetbegoviç, mal ve servet düşkünlüğüyle şımaran Karun, İmam-ı Âzam, Mehmed Rüştü Aşıkkutlu, Tarık bin Ziyâd, Seyyid Abdulkadir-i Geylanî, Şemsî Tebrizî, Leylâ ile Mecnûn, Ferhâd ile Şirin, Aclûnî, Ahmet Cevdet Paşa, Halil İnalcık, Peyami Safa, İbni Sağd, Kurtubî, El-Cezerî, Farâbî, Birûnî, Takiyuddin, Salih Zeki, Safiye Ali, Aliyyu’l-Kârî, Belâzurî, İbni Âbidin,Eyüb Sabri, Ezrakî,Muhammed Hamidullah,Serahsî,Zeylaî,Suyûtî,İbni Hacer El-Askalânı, İbni Hişam, Mecdûdî, Târık bin Ziyâd, Abdurrahim Merzifonî samimiyetle iman eden Ashab-ı Kehf gençleri ve daha niceleri…niceleri…

            Yukarıda isimlerini verdiğim ünlü kadın ve erkeklerin her biri bizim için örnek alınacak kişilerdir. Hayatın her alanında onlardan faydalanmak bizi başarılı kılar.

            Kişi, her şeyden önce olgun bir Mü’min olabilmesi için İslâm Dinini doğru ve güvenilir kaynaklardan öğrenmeli ve yaşamalıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in arkadaşı olmak ve sünneti kucaklayıp bağrına basmak kişinin yolunu aydınlatır. O yol ise Fâtihâ Sûresinde ifade edildiği gibi tek yol olan “Sırât-ı Mustakîm”dır. Sırât kelimesinin çoğulu da yoktur. Sırât-ı Mustakîm’de yürüyen Mü’min,aşağıdaki konularda hep derin bir bilgiye sahip olduğu gibi aynı zamanda da titiz ve hassastır.

            Artık Mü’min olan kişi,dünya gözüyle görmek, inanmak, bilmek, sonunu düşünmek demek olan “Ru’yet”;

            Fikirle düşünerek görmek demek olan “Nazar”;

            Kalbin nûru ile sezerek görmek demek olan “Basîret”;

            Hissederek,bilinçli olarak görmek demek olan ”Şuûr”;

            İsabetli bir tahminle işin iç yüzünü zihin uyanıklığı ile görüp anlamak demek olan “Firâset”;

            Ruhla görmek demek olan “Sevgi”;

            Anlayarak,akıl erdirerek görmek demek olan “İdrâk”;

            Tüm benlik varlığıyla görmek demek olan “Kulluk”, gibi özellikleri canlı ve hareketli yaşanır hâlde olmasına azâmı gayret gösterir. Hem dünyasını hem âhiretini ihya etmiş olur. Hem sever hem sevilir,mutlu olur. Dünya âhiret dengesini korumaya devam etmiş olur.

            Mü’min olan kişi :

            Kim olursa olsun,

            Makamı mevkii ne olursa olsun,

            Mahallesi, semti, evi, villası nerede olursa olsun,

            Ekonomik gücü ne kadar olursa olsun,

            Sosyal çevresi ne kadar geniş olursa olsun,

            Ne kadar yetenekli olursa olsun,

            Boyu boşu ne kadar güçlü olursa olsun,

            Ne kadar güzel ve yakışıklı olursa olsun,

            Ne kadar maharetli ve becerikli olursa olsun,

            Hitabeti ve sesi ne kadar muhteşem olursa olsun,

            Ne kadar zeki ve bilgili olursa olsun,

            Ne kadar çevik ve hızlı olursa olsun,

            Âmir olsun memur olsun,

            Patron olsun işçi olsun,

            Üreten olsun ister tüketen olsun,

 

            Aşağıdaki kuralların ve tavsiyelerin her birine hayatında yer vermelidir.

            SÖZÜN ÖZÜ:

            Ana babaya iyilik etmek, evlâtların boyun borcudur. Evlilikte hak ve sorumluluk dengesini sağlamalı. Aile huzur ve mutluluk kaynağıdır. Ailede adaleti gözetmeli, mahremiyeti korumalı. Aileyi sevmeli. Sevgi, Yüce Rabbimizin gönüllerde var ettiği ilâhî bir duygudur. Özel hayatın gizliliği korunmalı. Hizmet ehline güzel muamele etmeli. Sabırlı olmalı. Karşılıksız iyilik yapmak, imanı zedeleyen haset duygusundan kaçınmak, selamlaşmak, kul hakkını gözetmek, komşuya iyilik etmek imanın gereğidir. Yüce Allah’ın emirlerine isteyerek harfiyyen uymalı. Kula tevazu yakışır. Tevazu yüceltir, kibir alçaltır. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Başkasını kendisine tercih etmek, Kur’ân buna “Ȋsâr” diyor. Göz yaşarır kalb mahzun olur. Başkalarının hayatına saygılı olmalı. Hasta ziyareti, şifâ bekleyen kardeşin hakkıdır, ihmal etmemeli. Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz, ilim öğrenmek kadına erkeğe farzdır. Hayatın her alanı ile ilgili birer kitaba sahip olmalı ve okumalı. Kendi ayıbını görmek asalettir. Güzel bir çığır açmak medeniyettir. İlim yolcusuna melekler kanatlarını serer. Mü’min Allah’ın nûruyla bakar. Allah’ın ipine sarılmalı. Allah’a ulaşan kulun takvâsıdır. Hayvanlara merhamet etmeli. Çevreyi korumalı. Affetmek insanı güçlü ve saygın kılar. Kusurları örtmekte gece gibi olmalı.Birinin günahını görse bile bir başkasına anlatmamalı. İffet ve edeb Mü’minin ziynetidir. Kainata ibret nazarı ile bakmalı. Müslüman ahlâkının temel ilkelerinden olan hüsn-i zân sahibi olmalı. Borçlarını ödeyemeyenlere kolaylık sağlamalı. Dargınları barıştırmalı. Misafiri iyi karşılayıp güzelce uğurlamalı. Rahmân’dan bir bağ olan Sıla-i Rahîm’de bulunmak, yaşlıların hayır duasını almak, kimsesizlerin kimsesi olmak, yetimleri korumak topluma karşı birer sorumluluktur. En kıymetli bağ iman kardeşliğidir .Varlık da yokluk da sağlık da hastalık da imtihandır. Bereket büyüklerle beraber olmaktır. Farklılıklarımız rahmet vesilesidir. İnsan sorumlu bir varlıktır. İsraf, tüketirken tükenmektir. İki günü eşit olan ziyandadır. Gönülleri kaynaştıran sâlih bir amel, hediyeleşmektir. Ölçülü beslenmek, sağlıklı yaşamak demektir. Ne aldatan ol, ne de aldanan. Eğlencede ölçülü olmalı. Mûsikî fıtrata nakşedilen estetik duygudur. İstiâze, âlemlerin Rabbi’ne sığınmaktır. Endişelerden, korkulardan, her türlü kötülüklerden Allah’ın kudretine sığınmalı. Ölüm nasıhattır. Hayvanlar olmasaydı semadan yağmur inmezdi, onları himaye etmeli. Bedenimiz Allah’ın emanetidir. Biz kendimizi değiştirmedikçe Allah bizi değiştirmez. Öfkeyi kontrol etmeli. Korku ve ümit arasındaki dengeyi sağlamalı. Gaybı ancak Allah bilir. Hayatı dua ile anlamlandırmalı, dua ibadetlerin özüdür. Kişinin elinden geleni yapması fiilî duadır. Dua âdâbını bilmeli. Söz büyük bir emanettir.

 

            Bizim Yunus ne güzel söylemiş:

            Söz ola kese savaşı,

            Söz ola kestire başı,

            Söz ola ağulu aşı,

            Bal ile yağ ede bir söz.

 

Bundan dolayı atalarımız bir söylerken bin kere düşünmeyi, ölçüp biçip de konuşmayı tavsiye etmişlerdir.

Güzel konuşmalı, ince düşünmeli, halden anlamalı. Sevmeli, düşeni kaldırmalı, ağlayanı güldürmeli.

            Çalışma ahlâkına ve emeğe saygılı olmalı. Helâl lokma bilincine sahip olmalı. Allah için infâk etmeli. Sadaka-i câriye kesintisiz hayır kaynağıdır. Yalan yere şahitlikten kaçınmalı. Yalan ve hileli davranmamalı. Şakalaşırken bile doğruluktan ayrılmamalı. Gençlik de emanettir, değerini bilmeli. Emanete riayet etmeli. Yalan ve iftira dilin âfetlerindendir. Gençlerle arkadaşlık seviyeli olmalı. Kabilecilik yani ırkçılık yapmamalı. Uğursuzluk inancı ve falcılıktan kaçınılmalı. Geçmişin muhasebesini yapmalı. Kumar, alkol, uyuşturucu, sigara ve şans oyunlarından kaçınmalı. En büyük sığınak tövbe kapısıdır. İhtiyaç oldukça istişare etmeli. Ölümün hikmetini bilmeli. Bir kişiyi öldürmek bütün insanları öldürmek demektir. Hayat hakkı en mukaddes haktır. (Mâide Sûresi 5/32) Ötenazı yapmak yani kişinin kendi canına kıyması da aynıdır, haramdır. (Bakara Sûresi 2/195) Kimse görmese bile hayatımızın yani yaptıklarımızın şahitleri meleklerin olduğunu bilmeli. (Zuhruf 43/80);Kaf 50/17,18;İnfitâr 82/10-12) Büyük mahkemede ağızların bantlanacağını, ellerin konuşacağını, ayakların da yapılıp söylenenlerin her birine şahitlik edeceğini unutmamalı. Namaz sahibini temizler. Bir söz vardır: ”İnsan namaz kılar, namaz insanı insan kılar.”

            Oruç kötülüklere karşı koruyucu manevi ve maddi bir kalkandır. İbadetlerde devamlılık esas olmalıdır. Ameller niyetlere göredir. Evlilik ağacının bir meyvesi olan çocuğun hamuru ailede karılır. Kız olsun, oğlan olsun, uyduruk, kaydırık değil, güzel isim verilmeli. Oyunlarda, internette, sosyal medyadaki gizli tehlikelerden çocukları korumalıdır. Dijital oyunların şiddeti tetiklediği unutmamalı. Dünya bize emanettir. Hiçbir şeye ihânet edilmemeli. Her şeyi bize veren Yüce Rabbimize şükretmeli. Suyun değerini bilmeli. Yemek yemenin âdâbını, soru sorma âdâbını bilmeli. Zamanı israf etmemeli. Zâlim olmamalı. Ebediyet yolcusunu uğurlama âdâbına uymalı. Kabir ziyaretleri yapılmalı, âdâbını bilip uymalı. Haya, fıtrî yani doğuştan verilen bir duygudur. Şiddet ve terörün panzehiri İslâm’dır. İslâm’da deizm inancı yoktur. Deizm tek bir tanrının varlığını kabul etmekle birlikte bu tanrının dünya ve evrenin işleyişine karışmadığını iddia eden bir sapık inançtır. İbadetlerin meşakkati gider, sevâbı kalır; günâhların lezzeti gider azabı kalır, ifadesindeki hakikati unutmamalı. Cinsel istismardan kaçınmalı. Ana rahminde iken insana ne takdir edilmişse onun olacağı unutulmamalı. Kuş da kaderle uçar. Allah’ın yardımı, kulun ihtiyacına, sabır da musibetin derecesine göre geldiğini bilmeli. Emanetin rızık getirdiği, hıyânetin de fakirliğe sebep olduğu hatırdan çıkarılmamalı. Utanmak ve susmak, imandan bir şubedir, boş yere laf oyununa girmek, sakız gibi ağızda eveleyip gevelemek ve söz cambazlığı yapmak nifaktan bir şube olduğu bilinmeli. Özür dilemenin kısa tutulması daha hayırlıdır, bu bilinmeli.

            Sihrin tesirine inanmak günâhtır. Sihri öğretmek de günâhtır. Fakirlik korkusu çekmek günâhtır, kaderi de kötülemek, iyiyi kötü, kötüyü iyi gösterici dalkavukluk yapmak büyük günâhtır. Din âlimlerini hafife almamalı. Dostun hayırlısı, sen Allah’ı andıkça yardım eden, unuttukça da hatırına getirendir. Kadınları dövmemeli .Aslında ne erkekler kadınları ne de kadınlar erkekleri, karı koca birbirini dövmeye, hakaret ve tâciz etmeye hakkı yoktur. Yapan suç işlemiş olur. Dişleri ve ağzı temizlemek, ölüm hariç her derde devadır. Satıcı,kusurlu bir malı pazara sürerken onun ayıbını gizler ve açığa vurmazsa, ilâhî gazab altındadır. Melekler de ona lânet okur. Allah, işini güzel yapanı, dikkat ve titizlik göstereni sever. Mü’min birleştirir ve birleştirilir. Birleşmeyen ve birleştirmeyende hayır yoktur ve halk içinde en hayırlı, halka en hayırlı olandır. Ölülerin iyiliklerini söyleyiniz, kötülüklerini anmayınız. Ansızın ölüm, Mü’minler için rahat ve fâcirler için eseftir. Ölüm, Mü’mine hediyedir. Üzerine çığlık koparıldıkça ölü, kabrinde azab çeker. Yeter olsun, yetmez olsun, hakkını tatlılıkla, güzellikle al. Deprem, sel, fırtına, dolu, yıkım, yangın, heyelan, hastalık, salgın, kavga, şiddet, savaş, kıtlık, yokluk, aşırı soğuk, aşırı sıcak gibi musibetler zamanında sabrederek genişliği beklemek, ibadettir. İnsan, muhtaç olduğu şeyi Allah’tan istesin, hattâ ayakkabısının kopmuş bağını bile. Güzel elbiseler giyiniz, güzel hayvanlara bininiz. İnsanların nazarlarına hoşa gidecek şekilde görününüz. (Hadis-i Şerif) Her şeyin bir yaratılış gayesi varken insanın yaratılış gayesi Allah’a kulluk etmek için yaratıldığı Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça ifade edilir. (Zârıyât,51/56) Allah sevgisi her sevgiden üstün tutulmalı. İnsanla Yüce Yaratıcı arasındaki sevgi karşılıklı bir sevgidir. Esmâ-i Hüsnâ’dan olan “El-Vedûd” hem seven hem sevilen demektir. Allah, Mü’min kullarını sever, Mü’min de Allah’ı sever. Yüce Allah, insanın dilemesi yönünde hayrı da şerri de yaratır. Fakat Allah, hayırdan râzı, şerden ise râzı değildir. Bu yaratma ve insana verilen tercih etme gücü imtihanın bir gereğidir. İnsanın yaratılış gayesi, yeyip içmek, gezip tozmak, yatıp uyumak, evlenip çoluk çocuk sahibi olmak, mal mülk edinmek, makam mevki sahibi olmak, giyip kuşanmak, cinsel ilişkide bulunup zevk sürmek, yönetip insanları emri altına almak için değil, Allah’a kulluk için yaratılmıştır. Bu sayılan şeyleri başka yaratıklar da yapıyor. Hem de fazlasıyla…

            Mü’minlerin birbirini sevmesi, toplumun mutluluğu ve huzuru için gereklidir. Olmassa olmazdır.

            Rasûlüllah:

            “Ümmetim hakkında en büyük korkum, yiyip içmekten karınlarını (göbeklerini) büyütmeleri, uyku ve uyuşukluk içinde kalmaları ve inanç zaafına düşmeleridir.” buyurdu.

           

 

Yüce Allah da:

            “Sizden, hayra çağıran iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” Buyurdu. (Âl-i İmrân Sûresi,3/104.âyet)

            Müfessirler, bu âyetin emri uyarınca, Müslümanlar içinde, iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan bir sosyal kontrol müessesesinin bulunmasının farz-ı kifâye olduğunu belirtmişler, ancak, bu görevi üstlenen kişilerde görevin iyi ve hakkaniyete uygun olarak yerine getirilmesini mümkün kılacak bazı şartların bulunması gerektiğine de işaret etmişlerdir.

            Her aynası olan, İskender olamaz,

            Her cübbe, külâh giyen âlim olamaz,

            Din adamı görünüp, dünyâ toplıyan kimse,

            Kendi sapıtmış yolu, gayra nasıl göstere?

            Bir kimse kör ise, güneşin suçu ne?

                                                                                  (İmâm-ı Rabbânî,Mektûbât)

         Emr-i bil mağrûf, nehy-i anilmünker görevini üstlenen kişi,sorgulaması yeterli olmalı, taklitçi olmamalı, topluma yani çoğunluğa uymamalı, atalara yani geleneklere kanmamalı, arzuların etkisinde kalmamalı, zanna göre hareket etmemeli, geçerli bilgiyi kullanmalı, kendi heveslerine uymamalı, dedikodulara yüz vermemeli, dinî hayatı iyi bilmeli, yaratılış amacına göre davranmalı, doğru yolu göstermeli (el-Leyl Sûresi,92/12)  çevrenin olumsuz etkisinde kalmamalı, itikadı sağlam olmalı, yaptıklarından, söylediklerinden hesaba çekileceğini unutmamalı, cezalandırma ve ödüllendirmede âdil olmalı, bâtıl inançlardan, hurafelerden uzak durmalı, Allah’a karşı sorumluluğunu iyi bilmeli, ona şükretmeli, ona güvenmeli, Mü’minlerin kardeş olduğunu unutmamalı, hoşgörülü ve sabırlı olmalı, cömert olmalı, kibirli olmamalı, israftan ve hasedden kaçmalı, ağır başlı, ilmi ehliyeti, hayat tecrübesi, sağlıklı, ikna kabiliyeti, anlayışlı olmalı.

            Yüce Allah:

            “Sizden önce,(ibret ve ders alınması gereken pek çok) hâdise olup bitmiştir. Bu itibarla yeryüzünde şöyle bir dolaşın (ve inceleyin) sonra da (dînin esaslarını) yalanlayanların âkıbetlerinin ne olduğunu, (kendi gözlerinizle) görün.” buyurdu. (Âl-i İmrân,3/137)

            Kârûn’u, Firavun’u, Hâman’ı, Nemrud’u, Ebû Leheb’i, Ebû Cehîl’i ve binlerce zâlimi, müşrikleri, kâfirleri, sapkınları, Allah’a ve peygamberlere isyan edenlerin nasıl felâketlere uğrayıp cezalandırılmak üzere helâk edildikleri unutulmamalı.

            Yüce Allah:

            “Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler birbirine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır buyurdu.

       (el-Asr Sûresi,103/1-3)

            “İnkarcılar dediler ki: Sahi, biz ve atalarımız, toprak olduktan sonra, gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız?

“Yemin olsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.”

            “De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkibeti nice oldu, görün!” buyurdu.
(Neml Sûresi 27/67-69)

            “(Rasûlüm!) De ki:Yeryüzünde gezip dolaşın da,daha öncekilerin âkibetleri nice oldu, görün. Onların çoğu müşrik idi.” buyurdu.                                                                                  (Rûm Sûresi,30/42)

            Emr-i bil mağrûf, nehy-i anilmünker görevini üstlenen kişi, vücut temizliğine dikkat eder, cünüp gezmez, gusleder, koltuk, etek temizliğini, tırnak kesimini vaktinde yapar, kadın olsun erkek olsun tesettür kurallarına uyar, işini, iş yerini sever, usanmaz, sabırlı olur, aile mahremiyetini muhafaza eder, şeref ve haysiyetini, itibarını zedeleyecek söz ve davranışlardan korur, gereksiz reklamlara iltifat etmez, modanın esaretinden uzak durur, kimsenin, malında, mülkünde ve namusunda gözü olmaz, aklını korur, kimseyle alay etmez, ırk, din, dil, renk, cinsiyet, kabilecilik, aşiret, sınıf, bölge, inanç, yaşayış, giyim ve kuşam, mezhep farkı gözeterek toplumu, aileleri, şirketleri, okulları, hastahaneleri, kin ve düşmanlığa tahrik etmez, yerli yersiz yemin etmez, sabreder. Nankör olmaz, amme hukukuna uyar, cinsel sapıklıktan uzak durur, hırsızlık yapmaz, kimseye ve hiçbir şeye ihânet etmez, yetimleri himaye eder, sevicilikten nefret eder, sözünde durur, taassub içinde yaşamaz, akrabaya yardım eder, faiz yemez, çevre bilincine sahip olur, evde, trafikte gürültü yaparak kimseyi rahatsız etmez, dine, imana, ahlâka, Kur’ân’a, kutsal değerlere düşman yayınlara, filmlere, programlara, şölenlere mesafeli durur, bidât ve hurâfelere inanmaz, ırkçılık yapmaz.

Boş vakti yoktur. Boş duran nefsinin arzu ve isteklerine karşı koyamaz. Şeytanın tuzaklarına düşmekten kendini kurtaramaz. Yüce Allah: ”Bir işi bitirdiğinde hemen başka bir işe koyul.” buyurdu. (İnşirâh Sûresi, 97/7)

Rasûlüllah da : “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetlerin kıymetini bilemeyip aldanmıştır, sıhhat ve boş vakit.” buyurdu. (Buhârî,Rikâk,1)

Zamanı en ideal şekilde kullanmalı. Kainatta canlı cansız herşey hareket halindedir. Boşluğa, tembelliğe fırsat vermek yıkımdır. İnsan, yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Dünyayı imar etmekle görevlidir.

Yukarıda kendilerinden söz ettiğim kişileri, güzel davranışları, örnek alıp hayatına mal eden ve yaşayanlar hem sever hem de sevilir. Takdir edilir. Dünyasını, Âhiretini ihyâ etmiş olur.

Emr-i bilmağrûf, nehy-i anilmunker hizmetini de yerine getirmiş olur.

Mü’min olan kişi, bir gün kıyâmetin kopacağına inanır. Aslında insan her gün kıyâmet olayını yaşıyor. Birgün içinde uyku ölümün, uyanma ise dirilmenin sembolüdür.

Yüce Allah, uyku ve uyanma ile sahneye konan bu olayı Enğâm Sûresi, 6/60. âyette şöyle anlatıyor:

“Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan) gündüzün de ne işlediğinizi bilen, sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O’dur. Sonra dönüşünüz yine O’nadır. Sonunda O, yaptıklarınızı size (hesap vermek üzere) haber verecektir.”

Sahneye konan ve her gün temsil edilen bu ilâhî gerçek karşısında insan her an tedbirli ve hazırlıklı olmalıdır.

Halk arasında birine hal hatır sorulduğunda: “Akşam yatıyoruz ölü gibi, sabah kalkıyoruz diri gibi.” cevabı tam da bunu ifade ediyor.

Rabbim bu şuûrda daim eylesin…

 

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker ile ilgili Mahalli basında çıkan hizmet haberleri dökümanı:

 

Kur’an-Kadın ve Aile konulu etkinlikler başladı.                                   Kastamonu Sözcü 5 Ocak 2011           

Müftü Şeker’den Vali Bektaş’a ziyaret.                                                Kastamonu Nasrullah 20 Ocak  2011

Vali’den İl Müftülüğü’ne iade-i ziyaret.                                                 Kastamonu Nasrullah 24 Şubat 2011

Müftü Şeker Ankara’da.                                                                       Kastamonu Nasrullah 24 Mart 2011

Sigarayı bıraktılar umreye gittiler.                                                        Kastamonu Nasrullah 14 Nisan 2011

Asırlardır düzenlenen “Divan Mevlidi “ yapıldı.                                    Kastamonu Sözcü 2 Mayıs 2011

Şehit Aileleri Derneği İl Müftüsü Dursun Ali Şeker’i ziyaret etti.           Kastamonu Sözcü 12 Mayıs 2011

Yeni Müftülük binasında tadilat çalışmaları devam ediyor.                  Kastamonu Açıksöz 17 Mayıs 2011

Reyhan’ın aşkı Marco’yu Müslüman yaptı,İl Müftüsü Dursun Ali Şeker Marco’ya  Selim ismini verdi, Kur’an ve ilmihal hediye etti.                                                                      

Bağımsız Günlük Gazete Kastamonu 20 Haziran 2011

Daday Redif Kışlası Müftülüğe tahsis edildi.                                        Kastamonu Sözcü 22 Haziran 2011

Belediye’nin resim sergisine İl Müftüsü Dursun Ali Şeker plaket verdi.Kastamonu Sözcü 2 Temmuz 2011

Tayyar Altıkulaç’tan İl Müftülüğü’ne ziyaret.                                         Kastamonu Açıksöz 7 Temmuz 2011

Diyanet Vakfı Şubesi’nden iftar yemeğinde Müftü Şeker, “Terör oyunu ile bizi parçalayamayacaklar” dedi.                                                                                                    Kastamonu 23 Ağustos 2011

Kastamonu ve Tiflis arasında “Kardeş Cami”projesi başlıyor.            Kastamonu Doğrusöz 28 Ekim 2011

Vatan Şairi,91 yıl sonra tekrar Kastamonu’da…İl Müftüsü Dursun Ali Şeker bir konuşma yaptı.                                                                                                                    Kastamonu Doğrusöz 19 Kasım 2011

Vali Bektaş’tan İl Müftülüğüne ziyaret.                                               Kastamonu Sözcü 21 Kasım 2011

İlçe Müftüleri Araç’ta toplandı.                                                           Kastamonu Doğrusöz 4 Ocak 2012

Çalışan gazetelere İl Müftüsü Dursun Ali Şeker nezaket ziyaretinde bulundu.

                                                                                                          Kastamonu Açıksöz 11 Ocak 2012

Müftülük’ten “10 Ocak” ziyareti…                                                       Kastamonu Doğrusöz 12 Ocak 2012

Kastamonu Memur Sen’e “Şeker” tadında ziyaret.                           Kastamonu Doğrusöz 18 Ocak 2012

Müftü Şeker’in tatlı anısı.                                                                  Bağımsız Günlük Gazete 18 Ocak 2012

Din Görevlilerine Vaizlik belgesi verildi.                                            Kastamonu Açıksöz 2 Şubat 2012

Müftü Şeker’den Otistik çocukları olan aileye ziyaret.                       Kastamonu Nasrullah 10 Şubat 2012

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker, eşiyle birlikte İhsangazi’ye giderek Konuk Somalili öğrencileri ziyaret etti.                                                                                                Kastamonu Bağımsız Günlük Gazete28 Şubat 2012

Kastamonu İl Müftüsü Dursun Ali Şeker, “Devlete Ödenen Vergi Zekat Yerine Geçmez.” dedi.                                                                                                                                      Kastamonu Sözcü 5 Mart 2012

Kastamonu İl Müftülüğü ile Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce ortaklaşa organize edilen “Bayanlar Cenaze Yıkama ve Kefenleme Kursu” 60 Kursiyere İl Müftüsü Dursun Ali Şeker tarafından verilen belgelerle birlikte tören sona erdi.                                                                              Kastamonu Nasrullah 15 Mart 2012

Kastamonu İl Müftülüğü ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün ortaklaşa organize ettiği “Mutlu Aile için Eğitim Kursu” için başvurular başladı.                                         Kastamonu Doğrusöz 19 Mart 2012-Bağımsız Günlük Gazete Kastamonu 19 Mart 2012-Kastamonu Nasrullah 19 Mart 2012-Kastamonu Sözcü 19 Mart 2012

Müslüman olan Murat ve eşinin dini nikâhını Müftü Şeker kıydı.    Kastamonu Doğrusöz 30 Mart 2012

Türkiye’de ilk defa din görevlileri ve eşleri Kastamonu’dan umreye gitti. Kastamonu Açıksöz 23 Nisan 2012

İrfan pınarı Şeyh Şaban-ı Veli’yi anma programının açılış konuşmasını İl Müftüsü Dursun Ali Şeker yaptı.                                                                                                             Açıksöz 5 Mayıs 2012

Sakarya’da yapılacak 81 İl Müftüsü’nün toplantısına katılan İl Müftüsü Dursun Ali Şeker, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başlattığı çalışma bütün toplumu kucaklıyor, dedi. Kastamonu Doğrusöz 19 Mayıs 2012

Kadınların abdest alma sorunu çözülüyor diyen İl Müftüsü Dursun Ali Şeker “Camilerde hanımlar için uygun yerler olacak” dedi.                                                            Kastamonu Doğrusöz 19 Mayıs 2012

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker,İl Müftüleri seminerinden döndü.       

                                    Kastamonu Nasrullah 15 Haziran 2012-Bağımsız Günlük Gazete Kastamonu 15 Haziran 2012

“Hem öğren hem oyna” projesi protokolü İl Müftülüğü ile Spor İl Müdürlüğü arasında imzalandı.

                                        Kastamonu Sözcü 6 Temmuz 2012-Bağımsız Günlük Gazete Kastamonu 6 Temmuz 2012

Gençlik Meclisi Müftü Şeker’i ziyaret etti.                                         Kastamonu Doğrusöz 16 Temmuz 2012

Kastamonu Müftülük iftarına yoğun ilgi.                                                        Kastamonu Açıksöz 31 Temmuz 2012

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker “Ecdadın büyük eserine saygı duruşu” etkinliğine katıldı.

                                                                                                                      Kastamonu Doğrusöz 11 Ağustos 2012

Kastamonu İl Müftüsü Dursun Ali Şeker, Cuma günleri okutulan hutbeyi camiye gelemeyen vatandaşlar için yerel medyada yayınlatarak vatandaşların istifade etmesini sağladı.

                                                                                                                           Kastamonu Sözcü 18 Ağustos 2012

Hacı adaylarına seminer verilip aşıları yapıldı.                                         Kastamonu Doğrusöz 6 Eylül 2012

İslam’a hakaret içeren filme, Müftü Şeker tepki göstererek “Bunlar günübirlik” oyunlar dedi.                                                                                                                         Kastamonu Doğrusöz 14 Eylül 2012

Müftü Dursun Ali Şeker, şehit ailesini ziyaret ederek “Şehidine sahip çıkan bu millet vatanını asla sahipsiz bırakmaz.” dedi.                                                                          Kastamonu Doğrusöz 18 Eylül 2012

Diyanet İşleri Başkanlığınca “Fetvâ ve İrşâd” Heyetinde görevlendirilen İl Müftüsü Dursun Ali Şeker Hacca uğurlandı.                                                                            Kastamonu Sözcü 19 Eylül 2012

Müftü Şeker, Medine’de Kastamonulu hacılarla buluştu.                  Kastamonu Doğrusöz 5 Ekim 2012

Türkiye’nin değişik illerinden gelerek diyanet Eğitim Merkezi’nde Hizmetiçi Eğitim kursuna katılan din görevlilerine, İl Müftüsü Dursun Ali Şeker verdiği konferansta “Aile içi şiddetten kaçınılması konusunda cemaatinizi bilgilendiriniz ve ailenizle etrafınıza iyi bir örnek olunuz.” dedi.

                                                                   Kastamonu Nasrullah 30 Kasım 2012-Kastamonu Sözcü 30 Kasım 2012

Müftü Şeker, Hacdan döndü.                                                                      Kastamonu Açıksöz 9 Kasım 2012

Vali Bektaş Müftü Şeker’i ziyaret etti.                                                                        Açıksöz 13 Kasım 2012

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iki günlük Kastamonu ziyaretinde Cuma namazını Nasrullah camiinde kıldı. İl Müftüsü Dursun Ali Şeker ile bir süre sohbet etti.                              16 Kasım 2012 Cuma

Müftü Şeker, Türkiye’nin değişik illerinden gelen ve Diyanet Eğitim Merkezi’nde Hizmetiçi Eğitim kursuna katılan din görevlilerine verdiği konferansta, aile toplumun en temel sosyal ünitesidir. Evlilik ise en eski bir kurumdur. Hatta temeli Hz.Âdem ile Hz.Havva anamız tarafından Cennet’de atılan kutsal bir yuvadır.” dedi.                                                                              Kastamonu Doğrusöz 1 Aralık 2012

Halife Köyü’nde aşure şöleni düzenlendi. Başta Vali Erdoğan Bektaş olmak üzere İl Müftüsü Dursun Ali Şeker, İl protokolü, esnaf, iş adamı ve halk katıldı.                                Kastamonu Doğrusöz 1 Aralık 2012

Her ay düzenli olarak bir ilçede İlçe Müftülerinin İl Müftüsü Dursun Ali Şeker’in başkanlığında bir araya geldikleri Tosya’da Şeker, “Kastamonu Müftülüğü, Din görevlisi sayısı bakımından Türkiye 4’üncüsü” olduğunu söyledi.                                                                Kastamonu Nasrullah 19 Aralık 2012

Sayın Dursun Ali Şeker İl Müftüsü “Yerel Gazetelerde yayınlanan” Ölenin ardından 7-40-52 duasının hiçbir dini dayanağı yoktur.” açıklamanızı çok beğendim. Sizin gibi din adamları zaman zaman dini konularda yanlış yapılanları açıklanmalıdır. Cenazede helva, ekmek veya simit dağıtılması da bir gelenek hâline gelmiştir, yanlış.                                   Araç Haber Gazetesi Yazarı Abdullah Savaş 7 Ocak 2013

Müftü Şeker’den anlamlı ziyaret. Kuzeykent Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitimi Merkezi ile Büyük Erdem Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerini ziyaret etti.          Kastamonu Doğrusöz 11 Ocak 2013

Müftü Şeker, Horma Kanyonu’nu gezdi. Pınarbaşı ilçesinde bir açılışa katıldıktan sonra Azdavay İlçe Müftüsü Sinan Kazanç ve Pınarbaşı İlçe Müftüsü Veysel Kükrek ile Kanyonu gezdi. Gezi sırasında yaptığı açıklamada, doğa harikası yerleri gezmenin hem insanın ufku açısından hem de Allah’ın sanatını bulma, tanıma ve onunla beraber olma noktasında, Allah’ın birer yaratma delili olduğunu söyledi.

                                                                                            Kastamonu Doğrusöz 22 Ocak 2013

81 İl’in Müftüsü Afyon’da buluştu.                                                          Kastamonu Nasrullah 12 Şubat 2013

İl Müftülüğü tarafından kadınlara panel düzenlendi.                          Kastamonu Sözcü 20 Şubat 2013

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker Kütüphane Haftasının açılışına katıldı. Kastamonu Nasrullah 26 Mart 2013

Özel Erdem Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nden İl Müftülüğüne ziyaret.                                                                                                                                                      Kastamonu Nasrullah 3 Nisan 2013

Mutlu Aile için eğitim kursu başladı.                                                       Kastamonu Sözcü 3 Nisan 2013

Koruyucu Aile projesi imamlara tanıtıldı.                                                           Kastamonu Açıksöz 5 Nisan 2013

İmam-Hatipler Arapça’da yarıştı.                                                              Kastamonu Doğrusöz 9 Nisan 2013

Müftü Şeker’den “Çok Gerekli” uyarı: “Özel olan halk değil, otobüslerdir.”

                                                                                                                      Kastamonu Doğrusöz 8 Nisan 2013

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker eşi Sevim Hanım’ın torunları Onur, Anıt Düğün salonunda gerçekleştirilen sünnet töreni ile erkekliğe ilk adımı attı.                         Kastamonu Nasrullah 9 Nisan 2013

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker Radyo BİR-İNCİ’nin konuğu oldu.      Kastamonu Nasrullah 12 Nisan 2013

Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen “40 Hadis Yarışması 1’incisi Alparslan Yurtsev oldu.                                                                                                  Kastamonu Doğrusöz 20 Nisan 2013

İl Müftüsü Dursun Ali Şeker, ”Boşanma en kötü helâldir.” dedi.       Kastamonu Açıksöz 21 Nisan 2013

Kutlu Doğum Haftası’nda Gürcistan’da sünnet şöleni yapıldı.         Kastamonu Sözcü 25 Nisan 2013

Müftü Şeker Gürcistan’da vaaz verdi.                                                    Kastamonu Açıksöz 25 Nisan 2013

İl Müftüsü, Gürcistan’dan döndü.                                                                       Kastamonu Sözcü 3 Mayıs 2013

Vali Erdoğan Bektaş, İl Müftüsü Dursun Ali Şeker ve İl protokolünün katılımı ile “Kutlu Doğum Ormanı” tesis edildi.                                                                           Kastamonu Nasrullah 6 Mayıs 2013

“Onurlu Aile, Huzurlu Toplum” paneli düzenlendi.                                        Kastamonu Nasrullah 22 Mayıs 2013

Müftü Şeker, Yozgat’ta konferans verdi.                                                            Kastamonu Açıksöz 29 Mayıs 2013

Kastamonu,11. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarına büyük ilgi gösterdi.

                                                                                                                       Kastamonu Açıksöz 3 Haziran 2013

Gönül Elçileri ve Koruyucu Aile Projeleri Kur’ân Kursu öğrencilerine tanıtıldı.

                                                                                                                       Kastamonu Nasrullah 4 Haziran 2013

Koruyucu ailelerin gözlerindeki ışık, tüm endişeleri giderdi. Vali Erdoğan Bektaş’ın eşi Esma Bektaş” Çok huzurluyum” dedi.                                                                             Kastamonu Nasrullah 4 Haziran 2013

Kastamonu İl Müftüsü Dursun Ali Şeker’in torunu, Semra Ömer çiftinin oğlu sünnet oldu. Katılım yoğundu.                                                                                                    Kastamonu Doğrusöz 17 Haziran 2013

Diyanet Tv Kastamonu’da Ramazan programı yaptı.                          Kastamonu Sözcü 13 Temmuz 2013

20 ülkeden 24 öğrenci, Müftü Şeker’i ziyaret etti. Öğrencilere Diyanet yayınlarından her birine kitap hediye etti.                                                                                                   Kastamonu Açıksöz 17 Temmuz 2013

Okuyucu Mektubu, Sayın Valimiz ve özellikle de Sayın Müftümüze seslenmek istiyorum.

                                                                                       Sezai Çörekçioğlu Kastamonu Nasrullah 18 Temmuz 2013

Teravih öncesi Kur’ân meali okuma uygulaması başlıyor.                         Kastamonu Doğrusöz 24 Temmuz 2013

Müftülük’ün Kur’ân Okuma Bayramı büyük ilgi çekti.                     Kastamonu Doğrusöz 7 Ağustos 2013

Vali Erdoğan Bektaş, İl Müftüsü Dursun Ali Şeker’e “Mutlu Aile Projesi” uygulanmasında gösterdiği üstün gayret ve özverili çalışmalarından dolayı “Başarı Belgesi” verdi.

                                                                                                  Bağımsız Günlük Gazete Kastamonu 10 Eylül 2013

Vali Erdoğan Bektaş, İl Müftüsü Dursun Ali Şeker’i makamında ziyaret etti.

                                                                                                                         Kastamonu Nasrullah 26 Eylül 2013

Müftü Dursun Ali Şeker “Asıl hizmet emeklilikte başlıyor.” dedi.         Kastamonu Sözcü 28 Eylül 2013

Müftü Dursun Ali Şeker’e hüzünlü veda.                                                           Kastamonu Sözcü 30 Eylül 2013

İl Müftüsü yaş haddinden emekliye ayrılması dolayısıyla verilen veda yemeğine Vali Erdoğan Bektaş, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Ali Çardakçı, Belediye Başkan Yardımcısı Bahri Yavuz, çok sayıda bürokratın yanında, sivil toplum örgüt temsilcileri de katıldı.    Kastamonu Nasrullah 30 Eylül 2013

 

Kastamonu Emekli İl Müftüsü Dursun Ali Şeker’in yaptığı vaazda Berat Kandilinde camiler doldu.                                                                            Muş Manşet Günlük Bağımsız Siyasi Gazete 23 Mayıs 2016

Kastamonu Emekli İl Müftüsü Dursun Ali Şeker davet üzere katıldığı Erdem Tülekoğlu hâfızlık İcâzet merasimi yoğun ilgi gördü.                                                               Bağımsız Günlük Gazete Kastamonu 24 Ekim 2017

 

 

         Milletimize ve memleketimize hayırlı olsun…